MENÜ

Sıradaki kim!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Tudor hoca değil, Galatasaray’ı idare edecek çapı yok, futbolu bilmiyor, oyuncusuna sahip çıkmıyor, Türkler’i sevmiyor saygı duymuyor vs.
Bunlardan biri bile kovulması için yeterli, hem de katran tüye bulanıp.
Çok basit yazacağım; bir sonraki hoca da bu sayısız negatif vasıflardan birine sahip olacak, belki de birkaçına! Takımda işler iyi giderken bu defolar görünmeyecek, puan kayıpları olunca yine giyotin kurulacak; “Terim çok agresif”, “Hagi iyi futbolcuydu ama iyi hoca değil”, “Lorant Blanc Türk futbolunu bilmiyor”, “Bielsa para için gelmiş”.
Çark böyle dönüyor; sosyal medyadan bıyıkları terlememiş yeni yetmeler yazıyor, ulusal medyadan adlarını yazmaktan aciz, Cin Ali’den başka bir kitabı ellerine almamış, sıfır vizyon sahibi, eğitimsiz ve hatta bir yerlere yaranmayı hedefleyen futbol sektörünün eski çalışanları yazıyor. Yönetimler de bu yazılanlara göre karar alıyorlar. Kısır döngü takım gözetmeksizin tüm teknik direktörleri Demokles’in kılıcının altında topluyor. Yüzmilyonlarca doların, euronun döndüğü sektör bu kadar amatörce yönetilemez. Bu çarpık gidişata Kulüpler Birliği’nin bir çözüm bulması şart. Yola çıktığın teknik heyetle sezonu bitirme mecburiyeti gelse bile hoca krizlerine yeterli olabilir. Hocalar da bir sezonda birden başka takım çalıştıramasalar istifa kararları da düşünülerek alınır. B takımının başına geçeceğini bilerek A takımından istifa eden kurnaz hocaların da yolu tıkanır böylece.
Bu kadar laftan sonra çok tepki alacağımı bilmeme rağmen ben hâlâ sezonu kulağı iyice çekilmiş, üçlü defans yasaklanmış Tudor’la bitirilmesi taraftarıyım.

Bi susun be kardeşim!

Geçen hafta yazmıştım, “Galatasaray’ın dış rakibe ihtiyacı yok, camia içindekiler yeter de artar” diye. Çarşamba günü de Başkan Dursun Özbek, Divan Kurulu Toplantısı’nda bu minvalde bir konuşma yaparak camiaya “Tek yumruk olalım” çağrısı yaptı. Çok değil, 2 gün sonra eski başkanlardan Adnan Polat çıkıp kovalar dolusu laf etti Galatasaray’ın gelmişine geçmişine. Halefi Ünal Aysal da, boş durmadı ve Polat’a Galatasaray Tarihi’nin en başarısız başkanı olduğunu hatırlattı.
- Eeee kim kazandı bu kayıkçı kavgasını?
- Kimse.
Kaybeden her zamanki gibi Galatasaray oldu şahısların ego savaşında. Tekrar etmekte fayda var; başkanından taraftarına, yöneticisinden futbolcusuna...
Ne kadar eski varsa bi susun be kardeşim. Zamanında Galatasaray Pastası’nın en lezzetli parçalarını yediniz. Yediklerinizi sindirin ve sonra ne gerekiyorsa yapın. Rahat bırakın artık Galatasaray’ı!

Kazanmak mı sevdirir?

Sor yoldan geçen “Galatasaraylıyım” diyen birine, ölür Galatasaray için.
En büyük adayı olduğu şampiyonluk yarışı yolunda 2-3 kötü sonuç al. Başkana, hocaya, futbolcuya küfürü basar. Havaalanı, Florya, Yeni Sami Yen farketmez. Basar küfürü deşarj olur. İyi gün dostudur, kötü günde yoktur. Taraftarlığı şampiyonluklara sevinmek sanır. Bazen gönüldaşlarla ortak bir sıkıntıya vakurca üzülmek de güzeldir. İşte o zaman gerçekten seviyorsundur onu, karşılık beklemeden.

YORUM YAZ