3 kupa hayal değil

Ara transferde yapılacak nokta transferler ile iyi bir kamp dönemi sonrasında Siyah-Beyazlılar, ikinci yarıda bambaşka bir kimlik kazanabilir. Güç olarak zaten üst seviyede bulunan Kara Kartal, yer aldığı Süper Lig, Türkiye Kupası ve Avrupa Ligi’nde 3’te 3 yapabilir.

Beşiktaşlı futbolcular, kötü oynadıkları maçlarda da puan aldılar. Kasımpaşa yenilgisi, en dramatik kayıptı. İlk yarıdaki bu aksaklıklar ortada. Bunların giderilmesi de kolay... Ara transferde yapılacak takviyeler ve kamp dönemi sonrası farklı bir kimlik ortaya konulur. Bu takım, ikinci yarıda; hem Spor Toto Süper Lig’i hem Türkiye Kupası’nı hem de UEFA Avrupa Ligi’ni kazanacak potansiyele sahip. Yeter ki, sahaya yansıması olsun. Siyah-Beyazlılar, ligin ilk yarısını 35 puan ile tamamladı. Yani geçen yılın üç puan gerisinde. Bu yüzden başarısız diye eleştirenler var. Haksız da sayılmazlar. Ancak bu yıl ilk devre 16 maç üstünden oynandı. Bunu da göz ardı etmemek gerek... Teknik direktör Şenol Güneş, kayıp puanlar için, “Tek sorumlu benim” dedi. Hocanın bu sahiplenme açıklaması yetmez. Yine de totaldeki 13 kayıp puan az değil... Ayrıntılara bakalım...

Kale: Tolga’dan kaleyi devralan Fabri, standart bir kaleci. Belli bir çizgide oynuyor. Beşiktaş’ta kurtardığı tek maç yok. Futbolda iyi kalecinin bir sezonda 3-4 maç kurtarması çok iyi kaleci olarak yorumlanıyor.

Defans: Marcelo dışındaki tüm isimler farklı sebeplerden değişti. Yıllardır süren handikap kayıpları getirdi. Yüksek ve yan toplarda yenilen goller, kademe hataları, geri dönüşlerde ağır kalmak ve topu geriden oyuna olumlu sokamamak savunmanın en büyük eksikleri.

Orta alan: Oğuzhan Özyakup geçen yıldaki istikrarından uzak. Tolgay ve Gökhan İnler; Sosa etkisini tam yaratamadı. Quaresma çok yalnız kaldı. Talisca ve Caner’in de sakatlıkları da eklenince hücum gücü sınırlandı.

Forvet: Aboubakar, Cenk ve Ömer; attıklarından fazlasını kaçırdılar. Bu anormal durum değil. Zira hiçbiri nokta santrfor değil.

Genel olarak sıraladığımız bu eksikler sonrası 13 puan kayıp var. Şampiyonluk için ikinci devre bu sayının en fazla 9’a inmesi mutlu sona yetecek gibi duruyor..

Gruplaşma var mı...

Ortaya atılan bir çok iddia var. Takım içinde gurbetçiler, yabancılar ve bir de karma olmak üzere üç ayrı gruplaşma olduğu şeklinde. Bu söylentilere tanıklık etmedik. Araştırdık, somut bilgi de yok. Olay şu; bazı futbolcular birbirleri ile daha samimiler ve birlikte zaman geçiriyorlar. Örneğin; Oğuzhan, Necip, Olcay ve Kerim hep yan yanalar. Bu da çok normal.

Bir diğer konu da, takım içindeki alacak dengesi. Mesela Aboubakar’ın yıllık toplam maliyeti 8.5 milyon Euro (31.5 milyon TL). Buna karşılık katkısı sınırlı. İstisnasız herkesin örneği Kamerunlu. Başka dengesizlikler de mevcut. Bu durum, büyük takımların ana sıkıntısı..

Transferin şifreleri...

İlk yarıda sıkıntı yaşanan bölgeler ortada. Stoper, sol kanat, orta alan ve forvet...

4 çok kaliteli takviyeye ihtiyacı var. Talisca’ya yeni transfer olarak bakarsak ki öyle gözüküyor. Brezilyalı, 10 resmi maça çıktı. 6 gol ve bir asisti var. Direkt skor oyuncusu. Bunun dışında üç yıldız da işi kurtarır. Yıldız deyince sadece isim ile transferin yetersiz kaldığı da ortada. Örneğin Barcelona’dan alınan Adriano, Tosiç kadar katkı veremedi. Bu nedenle sadece isimlere takılı kalmak da doğru değil.

Taraftar üstüne düşeni yaptı

Beşiktaş’ı, Borussia Dortmund taraftarına benzetiyorum. Her türlü şartlarda maça gidiyorlar. Siyah-Beyazlılar, en pahalı bilete rağmen en çok maça giden grup oldu. Bu da takım için çok önemli bir faktör. Şampiyonluk yarışının ilk aşaması olmasına rağmen stadın doluluk oranı, Türkiye ortalamasının çok üstünde.

Avrupa’dan dramatik elenme

Kartal’ın Avrupa defterinde şanssızlıklar devam ediyor. Şampiyonlar Ligi’nde 4 puan alınan Napoli, gruptan lider çıktı. Grup sonuncusu Dinamo Kiev’e 4 puan verilip, UEFA’ya zorunlu geçiş yapıldı.

Yönetim doğru yolda

Orman, yerinde hamleler ile futbolu teknik direktör Şenol Güneş’e teslim etti. Orman ve ekibi üstüne düşeni yapma adına iyi niyetle çalışıp iyi işlere imza atıyor.

Güneş transferde hatalı

Şenol hoca, transferde işin dışında kalıyor. Yönetime ne isim veriyor, ne de ısrarcı oluyor. Oysa tek sorumlu kişi olarak Şenol Güneş’in transferin içinde değil, tam merkezinde olması gerekir. Aksi takdirde yarın çıkıp laf söyleme hakkı kalmaz.