MENÜ

Nostalji...

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Galatasaray’ın UEFA Kupası’ndaki şansı ‘acaba ne olabilir?’ diye düşünürken, 1999’a uzandı anılarım. Nostalji gibi olsa da, o günleri anımsamakta yarar var. ASY’de Milan’la oynuyoruz. İtalyanlar’ın kadrosu yine müthiş o dönemde de. Galatasaray yenik durumda ve biz UEFA’ya dahi katılamazken, Milan Şampiyonlar Ligi’ne devam ediyordu, tabeladaki mevcut skora göre.
Müsabakanın da 3’te 2’si oynanmış, hatta geçmişti yanlış hatırlamıyorsam. Fatih Terim önce Hagi, ardından da Popescu’yu oyundan aldı. Aynı anda da bizde homurdanma başladı ‘bu adamlar çıkarılır mı?’ O dönemin iki genci Hasan Şaş ve Ergün Penbe mi katılmıştı oyuna acaba? Sanırım öyle. Neyse Terim bir de Brezilyalı santrforu oyuna attı.
Ardı sıra gelen goller ve UEFA Kupası yolu. Nasıldı hikâye? Önce 2-2 oldu. Milan UEFA Kupası’na indi, biz yine evimizdeyiz. Ümit Davala’nın son dakikada büyük bir yüreklilikle attığı penaltı golü ve: 3-2. Bu kez Galatasaray UEFA Kupası’nda ve Milan evinde. Yaklaşık 20 dakika içinde olan bitene bakar mısınız?
Açık söylemeliyim; o gece bu zaferin bir büyük teknik adam gösterisi olduğunu anlayamadım ve golcülere takıldım kaldım. Oysa Terim tek gole yatmış Milan’ı çözüyor, stratejisini belirliyor ve biz dahil, İtalyanlar’ın da ‘Fatih fethetmekten vazgeçti’ diye düşünmesini sağlıyor. Sonra Fatih Sultan Mehmet’in Haliç’e gemileri karadan indirmesi gibi bir şey... UEFA’nın fethi başlangıcı yani...
Skibbe’ye önerim o zaferi yaşayan ve sonucu belirleyen Ümit Davala’yı da yanına alması ve Milan maçını tekrar izlemesi. Çok kimsenin anlayamadığı, belki benim gibi seneler geçtikten sonra çözebildiği ‘teknik adam dehası’ bir ders var o 90 dakikada. Eğer aynı yoldan tekrar gidilmek isteniyorsa, hayati bir reçetedir Milan’a uygulanan formül. Bülent, Müfit ve Eser hocaların katkılarını da görmezden gelemem. O günün yıldız futbolcusu, bugünün teknik adamı Davala’ya da şu gün, güvenmemezlik edemem.
Galatasaray iki kenar savunmacı ve göbekteki elek vaziyetini çözerse, iddialı olabilir. Aksi halde üzülür. Hep söyledim, tekrarlıyorum ‘göbek zafiyetinin çözümü, en öndekilerin savunma bilincinden başlar’. Bunu sağlamak da, Skibbe’nin elinde. Ve deneyimi, becerisi dahilinde. İnanıyorum... İnanmak istiyorum.
‘Ağlamak istiyorum’ diye de yazarız inşallah. Ama sevinçten!

YORUM YAZ