MENÜ

Sen Beşiktaş'san kapanan takımları da yeneceksin!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Ve sonunda oldu; biraz daha realist olsa da, Şenol hoca da kervana katıldı: “Türkiye liginde takımlar oynatmamaya oynuyor” Problem, bu cümlenin doğru olup olmamasından öte artık bir bahane cümlesi olarak kurumsallaşmasıdır. Ama bir-iki şeyi açıklığa kavuşturmakta da yarar var tabi. Birincisi bu cümledeki “kapanma” ne demektir? Tüm futbolcularıyla oyunu geride kabul etmek mi? Kayseri 10 kişi kalana kadar böyle mi oynadı yani? Bunu mu anlayalım? Eğer bunu anlıyorsak şapkamızı önümüze koyalım çünkü bunun çözümü yine bu oyuna dönmek olur. Her savunma oyununu kapanmak olarak değerlendirmeye kalkarsak, işin içinden çıkmak zorlaşır. O zaman iğneyi kendimize batıramayız. (Bu durumun bir kibre dönüşmesinden bahsetmiyorum bile.) Mesela Kayseri’nin ilk 50 dakika Beşiktaş üzerinde kurduğu presi nasıl tanımlamak lazım? Beşiktaş’ın orta sahada beklediği presi Kayseri’nin defansta yapması, Beşiktaş’ı istediği hücum varyasyonlarını yapmak bir yana, uzun vuruşlarla çıkmak zorunda bıraktı; yani Beşiktaş pas organizasyonunu başlatamadı. Kayseri 10 kişi kaldıktan sonra “kapandı” dersek; frekanslarımız tutmuyor demektir. Savunmayı 3’ledi demek sanırım daha doğru olur. Bu da bir savunma stratejisi olarak düşünülmeli; kapanma değil. E peki bu stratejiye cevap olarak sizin stratejiniz nedir? Mesela Negredo oyuna alınıp ceza sahasındaki hareketliliği artırmak olamaz mıydı? (Negredo’nun oyuna girmesiyle sahadakilerin artması muhtemel motivasyonunu da düşünelim).

Koca bir bahane

İkincisi aynı cümledeki “oynatmamaya oynuyor” ne ifade etmektedir? Sakatmış gibi yere yatmak ya da kalecinin oyunu geç başlatması mı? Ama bu da yönetim ve hakem süreciyle ilgili bir meseledir. Ben daha kalecilere 6 saniye kuralı uygulandığını görmedim. O 6 saniyelerle neler yapılıyor neler. Futbol aklının belirleyeceği bir şeydir bu. Beşiktaş Asbaşkanı Deniz Atalay da “Rakip 10 kişi kalınca tamamen kapandı, Avrupa’da böyle olmuyor” demiş. Beşiktaş son 2 sezon bu ligde, bu takımlara karşı maç kazanarak şampiyon oldu. Bu sezon İngiltere’den, İspanya’dan Türkiye’ye transfer olmadı ki? Bu sözlerin hepsi sadece koca bir bahane. Yenmek değil, puan almak derdindeki tüm takımlar böyle oynar. Yapılması gereken de ona göre oyun planı geliştirmek. Bunun çaresini de, Şenol Güneş hepimizden çok daha iyi bilir. Ancak bildiğini hayata geçirmesi şart. Yoksa Messi, Ronaldo oynasa fayda etmez.

Elma ile armut karşılaştırması


Şampiyonlar Ligi ile yerel lig karşılaştırması yapmak, ekseriyetle yanıltıcıdır. Şampiyonlar Ligi’ndeki takımlar genel anlamda ya denk takımlardır ya da size yakın takımlardır. Burada her takım ve futbolcu Dünya Kupası’ndan sonraki en büyük organizasyonda kendini göstermek isteyecektir. Şampiyonlar Ligi’nin dengeleri başka türlü işlemektedir. O kadar başka türlü işlemektedir ki tüm kulübün buradaki motivasyonu başkadır. Örneğin Başkan Fikret Orman, Şampiyonlar Ligi’ni, Beşiktaş’ı dünya kulübü yapma projesinin temel ayağı olarak görüp “uluslararası sponsor bulmak” için bu sahneyi kullanır. Lig şampiyonluğunun manası ise başkadır. Bu denli farklı dinamikleri olan iki sahne ile ilgili karşılaştırma yapmak, hele bu şekilde yapmak, elma ile armudu karşılaştırmaya dönüyor. Ayrıca, iğneyi kendimize batıralım. Kayseri maçında etkisiz bir Quaresma’yı çıkarıp Lens’i oyuna almak çözüm için bir adım atmak anlamına gelmeyecek miydi mesela? Tosic’in sol açıkta yapabileceklerinin listesini yazabilir mi bana biri? Hiç darılmayalım. Kayseri maçı Şenol Güneş’ten futbolculara kadar konsantrasyon bakımından kötü bir sınav oldu. “Kapanan takımlara karşı oynayamıyoruz” bahanesi, tıpkı eskiden dile getirilen “hakemler bizi şampiyon yapmayacak” sözüne benziyor. Bu durumu kabul edip, bunun arkasına sığınılırsa geçmiş olsun. Rahmetli Vedat Okyar’ın “Sen Beşiktaş’san hakemi de yeneceksin” sözüyle durumu çok güzel anlattığı gibi, sen Beşiktaş’san kapanan takımları yenmeyi de bileceksin!

'Erkekliğin onda 9'u...'

Burak Yılmaz, geçen gece kaza yapıp polis ekiplerini beklemeden olay yerinden ayrılmış. Görgü tanığı olmasa hiç haber dahi olmayacaktı. Aracını terk ettiği için sadece 206 TL ceza ödeyecekmiş. Bir insan maddi boyutlu kaza yaptıktan sonra neden olay yerinden apar topar uzaklaşır? Kamuoyunda dönen onca alkol muhabbetine rağmen niye açıklamasında alkole dair tek kelime etmez? Bu tür bir durumda ifade vermesi gerektiğini bilmediği için karakola gitmediğini söylemiş. Sahada takla atınca hakeme koşan adam, trafikte takla atınca polisi beklemek yerine olay yerini terk etmiş. Bizi mi aptal yerine koyuyor, kendini mi anlamadım... İngiltere’de Rooney’e sadece alkollü araç kullandığı için 2 yıl araç kullanma yasağı ve 100 saatlik ücretsiz kamu hizmeti cezası verildi. Bizim adam gibi adam futbolcu da kaza yerinde olmadığı için alkol testine girmedi ve sadece 206 TL ceza aldı. “Erkekliğin onda 9’u kaçmaktır’ derler ya, doğruymuş!

YORUM YAZ