MENÜ

Milli oyuncak

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Arda Turan, gazeteci Bilal Meşe’ye Milli Takım uçağında ağır küfürler edip, saldırdıktan sonra düzenlediği basın toplantısında üstüne basa basa yaptıklarından pişman olmadığını, kendisini kuş gibi hissettiğini, aynı tepkiyi her zaman vereceğini, önemli olanın adamlık(!) olduğunu vurgulayarak Milli Takım kariyerini sonlandırdığını açıklamıştı. Sonrasında da “Fatih Terim Milli Takım’dan ayrılsa bile Milli Takım’a dönmeyeceğim” demişti. Aradan iki ay geçip de Terim’in görevine son verilip Mircea Lucescu’nun işbaşı yapmasının ardından Arda, Milli Takım’a döneceğini açıkladı, yaptıklarından dolayı hiçbir pişmanlık belirtisi göstermeden, özür dilemeden.Sanki hatalı o değil de, bizmişiz gibi. Sanki lütfeder gibi...

Balık hafızalı futbol kamuoyu da, hoca değişince Bilal Meşe’ye yapılan terbiyesizliği unuttu ve alkış tuttu Arda’nın Milli Takım’a dönmesine. “Çalsın davullar, sazlar! Arda Turan, Milli Takım’ı affetmiş!”

***

Arda’nın Milli Takım’a döndüğü günlerde Tolunay Kafkas, TFF tarafından Futbol Gelişim Direktörü ve Genç Milli Takımlar Sorumlusu görevlerine getirildi. Kafkas, futbol gelişim direktörlüğü bünyesinde yer alan eğitim, elit oyuncu gelişimi, kadın futbolu, okul ve çocuk futbolu, futsal ile plaj futbolu birimlerinin yanı sıra Genç Milli Takımlar’dan da sorumlu olacakmış.

Kafkas, önceden de benzer bir görevde 460 gün çalışıp Trabzonspor’dan teklif alınca bırakmıştı görevini. Demek ki bu dönem lig takımlarından teklif gelmemiş ki, bir sonraki teklife kadar Milli Takım’da çalışacakmış.

Kafkas’ın getirildiği görev, en az 10 yıllık planlama gerektiren bir görev. Onun kariyer döngüsü ise şöyle:
1- TFF’de alt yaş milli takımlarından sorumlu olarak göreve başlaması,
2- “Kurtuluşumuz altyapılar. O yüzden altyapılara gereken önemi vermek gerekiyor, kısa vadeli değil uzun vadeli çalışmak gerekiyor” gibi açıklamalar yapması,
3- Süper Lig’den teklif gelirse görevinden ayrılması,
4- Kötü sonuçlardan sonra Süper Lig takımlarından istifa etmesi veya görevine son verilmesi,
5- En başa dönmesi.

Tahıl ambarı Türkiye buğday dahi yetiştiremiyorken, yeterli bilgi sahibi olmadığımız, bilgisi olanlara da görev vermediğimiz altyapılardan oyuncu çıkacağını aklınız alıyor mu? O yüzden de üst yapıdan daha önemli olan altyapılar eş, dost işsiz kaldığında görev verilen yerler oldu maalesef. Laf olsun, torba dolsun, orada biri olsun. Bu çarpık düzen de böyle sürüp gitsin...
***
A Milli Takım’ın Ukrayna ve Hırvatistan ile oynayacağı karşılaşmaların aday kadrosu açıklandı. Kıyamet de ondan sonra koptu.

Milli Takım’da etik değerlerin söz konusu olmadığını, gazeteci dövenlerin hiçbir sorun teşkil etmeden kadroya dahil edildiğini kanıksadık artık, ancak Selçuk İnan ve Ozan Tufan’ın çağrıldığı kadroya Oğuzhan Özyakup’un çağrılmaması üzerine tartışmalar başladı.

Oğuzhan’ın şu anki performansının pek de parlak olmadığını herkes kabul eder, Ozan ve Selçuk alınmasaydı mantıklı da bulunurdu bu karar. Ancak yedek oturan Selçuk ve vücudundaki yağ oranıyla antrenmana dahi çıkamaması gereken Ozan alınırken Oğuzhan’ın alınmaması tepkilere neden oldu. Kimilerimenajerlerin, kimileri Arda’nın Milli Takımı olduğunu iddia etti.

Taktik değişmiş

Lucescu’nun yardımcısı Tayfur Havutçu gelen tepkiler üzerine Oğuzhan’ı taktik gereği almadıklarını açıkladı, ki açıklamanın dumanı üzerindeyken Oğuzhan Özyakup Milli Takım kadrosuna dahil edildi. Kamuoyu baskısıyla Milli Takım’ın taktiği değişti demek ki. Rezilliğe bakın! Oğuzhan’ı Milli Takım’a çağrılmaması skandaldı, sonradan çağrılması daha büyük skandal. Eskiden yoktu zaten, Lucescu ile anlamlı hale geleceğini düşündüğüm otorite, saygınlık, inandırıcılık ve daha nice kavramlar yine yerle bir oldu... Sadece bu üç konu bile TFF’nin ve Milli Takım’ın halini gözler önüne seriyor. Maalesef ki elele verip Milli Takımları çiftlikleri haline getirdiler ve en sonunda bize de kabul ettirdiler: Bu takım bizim Milli Takımımız değil, onların Milli Oyuncağı!

YORUM YAZ