MENÜ

Herkes aptal, Terim akıllı!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Türkiye Milli Takımı nihayet 4. maçında 3 puanla tanıştı. 3 Mayıs 2016’da UEFA, 13 Mayıs 2016’da ise FIFA üyesi olan Kosova’yı 2-0 yenen Milli Takımı tebrik ediyorum. Tarih yazdılar!!!
Fatih Terim, maçın ardından 5 dakika maç, 45 dakika Milli Takım’da aylardır yaşanan kaos üzerine konuştu, ama yine hiçbir şey söylemedi.

Bu sayfayı okuyanlar zaten Terim’in basın toplantısından haberdardır, cümle cümle üzerine yazmaya gerek yok. Ben sadece aklıma takılan birkaç konu üzerine naçizane fikirlerimi yazacağım:
* Hoca daha açıklamalarının başında ihaleyi bir kez daha gazetecilere yıktı. Tüm konuşması boyunca da bunu pekiştirdi: “Ağustos ayındaki beyanım çok açık. İyi okumamışsınız, televizyondan da iyi takip etmemişsiniz. İsterseniz birer tane dağıtsınlar size, iyi bakın... Ben Türk halkından özür dilemezlerse, Milli Takım’a almam demedim” diyerek bizim okuduğunu, duyduğunu anlayamayan insanlar olduğumuzu söyledi. Tamam. Türkiye, kendi dilinde okuduğunu anlamada 64 ülke arasında 37. olabilir ama onun dediklerinden, sadece gazeteciler değil, kendisi hariç herkes aynı şeyi anlıyorsa bu, bizlerin değil onun kabahatidir. Ya da herkes aptal, sadece o akıllı!

Lucescu’yu unutmadık

* “Ben hayatımda hiçbir hoca varken gidip de herhangi bir takımla görüşmedim” dedi Fatih Terim. Bu cümleye balık hafızalılar ya da yaşı yetmeyenler inanabilir. Oysa biliyorum ki; onun Galatasaray’a 2. gelişinde Lucescu’nun daha 2 yıllık sözleşmesi vardı. Dönemin başkanı rahmetli Özhan Canaydın, sözleşmesi devam eden hocası varken Terim’le anlaşıp, Lucescu’yu göndermişti. Hatta Beşiktaş’ın 100. yıldaki şampiyonluğu sonrası Serdar Bilgili, Lucescu’dan önce Fatih Terim’le görüştüklerini, ancak kendisi “Galatasaray’a sözüm var” diyerek teklifi reddedince Rumen teknik adamla anlaştıklarını açıklamıştı.

* “Benim yanımda ceketinin düğmesini açamayanlar, ağzını açamayanlar bakıyorum hepsi bayağı bir babayiğit olmuşlar” gibi cümleler kurmak ne kadar çirkin. Bu nasıl bir ego ki, insana bunu söyletir? Terim’in ne iş yaptığını bilmeyen bir insan, bu cümleyi okusa/duysa ilk aklına gelen ‘mafya babası’ olur. Aman! Ben de daha fazlasını demeyeyim. Nemelazım benim için de “evinde oturup yemek yapması gerekenler bana laf ediyor” diyebilir. Çünkü, böyle cümleler kuranlara göre futbolla sadece bazı erkekler ilgilenmelidir.

Superman Emre!

* Fatih Hoca’nın açıklamaları sonunda en azından futbolcularla ilgili kendisini kimin aradığını öğrenmiş olduk. Meğer futbolumuzun lideri Emre Belözoğlu’ymuş (Keşke Emre, Ukrayna maçı öncesi arasaymış, belki 2-3 puanımız daha olurdu). Bir sürü insanın çözemediği problemi Emre bir telefonla çözmüş. Hocayı kimler kimler aramış da ikna olmamış, ama Emre o kadar güzel şeyler söylemiş ki, tatmin olmuş. Koskoca TFF’den bir kişinin yapamadığını damadın kuzeni futbolcu yapıyorsa, konu üzerine de başka söz demeye gerek yok. Gerisini kifayetsiz Yıldırım Demirören ve ekibi düşünsün artık.

****************************************************

Hani sevinmek için sevmemiştik?

Beşiktaş’ın geçen cumartesi AZ Alkmaar ile yaptığı hazırlık maçında kendini bilmez bazı taraftarlar Olcay Şahan’ı ıslıkladı. İtiraf etmeliyim ki, sanki ben ıslıklanmışım gibi hissettim. Olcay’ı çok sevdiğimden değil, “sevinmek için sevmedik” diyen taraftardan hiç toleransı olmayan müşterilere dönüştüğümüz için...

Hazırlık maçı yahu! Kazanılan kaybedilen bir şey yok. Ayrıca Beşiktaş bütün maçlarını kazanacak diye bir şey de yok. Bu ıslıklayan arkadaşlar hayatlarında hiç kaybetmiyor mu? Ya da hayatta hep kaybettikleri için mi hazırlık maçını dahi kaybetmeye tahammülleri yok?

Olcay formsuz mu? Evet. Hatta hem mental hem fiziki anlamda bu kadar keskin bir düşüş yaşaması akıl alır gibi değil. Ama adam geçmişte bizlere yaşattığı sevinçler için bile saygıyı hak ediyor. Formsuzluğu yüzünden oynatılmaması bizden çok ona dert oluyordur zaten. Aptal değil ya, bu halinden kurtulmazsa endüstriyel futbolun gereğinin yapılacağını ve Beşiktaş’tan gönderileceğini de biliyordur.

“O kadar para alıyor, oynayacak tabii” protesto için en geçer akçe. Peki profesyonel futbolcu olmak, tribünden destek beklerken hakarete uğranıldığında dahi en iyi performansı göstermek demek mi? Futbolcuları ıslıklayanlar, küfür edenler performanslarının en iyisini patronlarından, müdürlerinden hakaret ya da küfür işittiklerinde mi gösteriyorlar ki, öyle davrandıklarında futbolcuların performanslarının artacağını sanıyor? Yok eğer öyle değilse, kendi futbolcularının performansını düşürmek için mi protesto ediyorlar? Anlamak mümkün değil...

Futbolcuları rahat bırakın!

Taraftar hesap soramaz demiyorum. Taraftar elbet hesap sorar, bu, dünyanın her yerinde böyle olmuştur. Ancak verdiği desteğinin karşılığında hesap sorar. Maç bitmeden hesap sorulmaz. Hele hele hazırlık maçının ortasında ıslıklayarak hiç hesap sorulmaz. Yoksa o takımın taraftarı olmaktan çıkar, rakibine dönersin. Bırakın da futbolcular bizimle değil, sadece sahadaki rakipleriyle mücadele etsin.

Not: Bu yazının son bölümü Olimpiyat Stadı’nda 3-1 kaybedilen Beşiktaş-C. Brugge maçından sonra yazdığım 26 Mart 2015 tarihli yazıdan alınmıştır.

YORUM YAZ