MENÜ

Beşiktaş, Beşiktaş, Beşiktaş!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Çarşamba akşamı Monaco karşısında ortaya konan oyundan, taktik dizilişten ve son dönemlerde Beşiktaş’ta görülen, kalabalık orta sahalara karşı hücuma çıkarken birden geriye dönüp rakibin kendi taktiğinde sıkışmasını sağlamasından (Talisca’nın böyle anlık iki-üç geri pası var; birincisinde Talisca mı sıkıştı acaba diye düşünüldü, ama yine yapınca planlı bir hamle olduğu anlaşıldı) sayfalarca bahsetmek mümkün. Babel’in ortaya koyduğu iki kişilik oyunu, Cenk Tosun’un gelişen ve değişen oyunu, ileri dörtlünün artık ezber halini almış saha yerleşimi ve bu sahayı kullanımı (klasik Beşiktaş golü diye bir şey var artık), orta sahanın blok halinde kalışı ve kendi arasındaki pas trafiği ile Quaresma’yı demarke halde topla buluşturması, sahadaki duruşu ile çok da tempolu oynamayan Monacolu gençleri oyundan düşürmesi, bir şiirin mısraları gibiydi. Adriano- Tolgay-Talisca üçlüsü de dün Beşiktaş’ın istediğinde yeni ikili ve üçlü çıkarabileceğini gösterdi.

Devler ligi’nde 3’te 3!

Rakiplerin bugünkü durumuna bakıp geçiştirenler, Beşiktaş’ın oyununu Süper Lig ile karşılaştırıp öküzün altında buzağı arayanlar (maç seçme falan), bir de dün dediklerinden ötürü bugün sevinçlerini gizleyenler bir kenara Beşiktaş, yapmış olduğu planlamanın sonuçlarını alıyor aslında. Bazıları şaka zannedebilir ama Beşiktaş biri Porto biri Monaco deplasmanı olmak üzere tüm maçlarını kazanmış ve Vodafone Park’taki Leipzig maçının ikinci yarısı dışında rakiplerine genel bir üstünlük kurmuştur. Çarşamba akşamı 1-0 geriye düşülmesine rağmen bu maçı kaybedeceğini düşünen Beşiktaşlı ya da futbolsever var mıydı merak ediyorum?

Aslında burada Beşiktaş’ın rakiplerine karşı oyun üstünlüğünü eline almasından daha önemli bir şey var; bu üstünlüğü rakiplerinin kabul etmesi. Laf aramızda Beşiktaş’ı Şampiyonlar Ligi takımı yapan önemli nedenlerden biri de bu. Beşiktaş, rakiplerine karşı (planlama gereği olanlar dışında) özel önlemler alan bir takım olmaktan çıkmış; bir oyunu olan, ısrarla oyununu oynamak isteyen, bu oyunu saha içinde geliştiren ve değiştiren, daha da önemlisi rakibini kendi oyununun içine çekmeye çalışan bir takım hüviyetini kazanmıştır ve bunu daha da güçlendirmeye çalışmaktadır.

Oyun oynayalım...

Beşiktaş’ın artık başka bir klasmanda top oynadığı ve Avrupa’da göz ardı edilemeyecek takımlardan biri olduğu, bazıları tarafından belki yarım ağız da olsa, hemen hemen herkesçe kabul görmeye başladı. Oyunu oynamaktan, oyundan zevk almaktan ve bunu amaçlarının temeli haline getirmekten vazgeçmediği müddetçe de istikrarı yakalayacak ve daha nice zaferlerle emeğini taçlandıracaktır. Beşiktaş Şampiyonlar Ligi’ni sevdi, bu çok açık. Artık söylemek lazım; Beşiktaş Şampiyonlar Ligi takımı oluyor ama iş bununla kalmıyor, Şampiyonlar Ligi de Beşiktaş’ı kucaklıyor.

Beşiktaş, Beşiktaş, Beşiktaş

Beşiktaş, Beşiktaş, Beşiktaş

YORUM YAZ