MENÜ

Sen çok yaşa Berlin Panteri

Abone Ol Google News

“Galatasaray efsanelerini arıyor. Türk Telekom Dünya’ya duyuruyor” adlı proje geçtiğimiz hafta Galatasaray-Bursaspor maçı ile start aldı.. Ve bu maç Galatasaray tarihine adını altın harflerle yazdıran Turgay Şeren’e adandı. Bu projeyi hayata geçirenleri candan kutluyorum.

Haberin Devamı

35 bin Galatasaray taraftarının O’nu bağrına basması da hakikaten büyük bir olaydı. Dilerim diğer kulüpler de kulübe hizmetleri geçmiş sporcularını anarlar.

Turgay Ağabey ile gazeteciliğe başladığım 1960 yılından bu yana büyük bir dostluğumuz vardır. Muhabir olarak onunla roportajlar yaptım, maçlarını izledim yazdım. Futbolu bıraktı. Ve yine yıllarca Milliyet, Hürriyet ve son olarak da Akşam’da birlikte çalıştık. O’nun gibi bir efsane ile yanyana olmak bana her zaman gurur vermiştir.

Hiç unutmam, birlikte Milli Takımımız’ın Dresden’de Doğu Almanya ile yaptığı maçı izlemiştik. 1-1 biten karşılaşma sonrası gece kulübüne gittik. O zaman iki Almanya ayrı. İnsanın nefes alırken bile ürktüğü bir rejim var. İçkilerimizi söyledik. Pistte gösterileri izlerken, gözüm tam karşımızda oturan yüksek rütbeli bir Doğu Alman subayına takıldı. Adamın gözü bizim masada. Turgay ağabey de durumun farkına varmıştı. Biraz ürkmedik dersem yalan söylemiş olurum. ”Bu adam niye bize bakıyor“ diye konuşmaya başladığımız sırada ayağa kalktı ve bizim masaya geldi. ”Turgay” dedi elini uzattı. Şaşırmıştık. Yanımızda oturan bir arkadaşımız Almanca “Tanıyormusun?” diye sordu. Aldığı ve anında tercüme ettiği konuşmalar hepimizi şaşırttı: “O’nu Almanya’yı Berlin’de 2-1 yendiğiniz maçta izledim hayran kaldım. Daha sonra Kicker Dergisi’nin ilk sayfasında kocaman fotoğrafını da görmüştüm. O dergi hâlâ bende durur.”

Haberin Devamı

Düşünebiliyor musunuz?

Maç 1951’de oynanmış, o subay aradan 25 yıl geçmesine rağmen büyük kaptanı unutmamış. Hatırlanmaktan güzel şey değil mi?

Küçükle küçük, büyükle büyük olan Turgay Ağabey gibisine açık konuşayım, bu futbol dünyasında çok az rastladım. Sen çok yaşa Turgay ağabey.

Emre'ye şaşırdım

Emre Belözoğlu Fenerbahçe televizyonunda, “Bizden beklenen ne. Net olarak anlayamıyorum. Herkes bizden direkt Dünya kupası ve Avrupa Şampiyonası’na gitmemizi bekliyor. İkinci olup gruptan çıkmayı hedefledik ve bunu gerçekleştirdik. Sanki biz gruptan ikinci çıkarken bir şey yapmadık. Emek vermedik. Bunlara tabii üzülüyoruz” dedi. Yanlış düşünüyorsun Emre. Kimse size emek vermediler demedi ki. Almanya’yı bir kenara çek. Bizim gruba bir bak. Rakiplerimiz Azerbaycan, Belçika, Avusturya ve Kazakistan.
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım.

Birinci olan Almanya ile aramızdaki puan farkı kaç. Tam tamına 13. Arkamızdan üçüncü olan Belçika son ana kadar bizi titretmedi mi?

Bizler Arda, Hamit, Volkan, Burak ve senin gibi yıldızlardan kurulu Milli Takımımız’dan “En iyi ikincilik“ bekledik. Acaba çok şey mi istedik. Liderle puan farkı en fazla bir veya iki olmalıydı. Normali de buydu...
Neyse, unutalım bunları. İnşallah Hırvatistan engelini aşarız da, milletçe bayram yaparız.

Beşiktaş'taki bu panik niye?

Beşiktaş seyircisi panikte...

Haberin Devamı

Bir kısım taraftar “Yeter Demirören yeter. Başkan olsana Fenerbahçe’ye başkan olsana“ diye tempo tutarak Yıldırım Demirören’i protesto ediyor. ”Batıyoruz“ diye feryat edenler, “Bu borç nasıl ödenecek?“ diye isyan edenler.

Ezeli rakipleri Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarları kulüplerine sahip çıkarken. 35-45 bin kişi ile tribünleri doldururken ve futbolcuları coştururken, gördüğüm kadarı ile Beşiktaş seyircisi aynı duyarlılığı göstermiyor.
Altıncı hafta bitti. Fenerbahçe ile aradaki puan farkı 6. Galatasaray’la 3. Yani bana göre ortada telaş edecek bir durum yok.

Yıldırım Demirören ve ekibi Quaresma, Guti, Simao, Fernandes gibi yıldızları transfer ettiği zaman yer gök inledi. Futbolcular omuzlardan inmedi. Bu futbolculara herhalde çakıl taşı verilmedi. Hepsine milyon Dolar’lar, Euro’lar sayıldı. Para nereden geldi?. Bir kısmı kredi ile gerçekleşti. Herkesin bildiği gibi bir kısmını başkan ve bir de Serdal Adalı verdi. Ama, büyük miktarı Başkan’dan çıktı. Ligde, kupada ve Avrupa’da hedefi olan bir ekip kurmak için de elbette borçlanmak şarttı.. Ve de bu yapıldı.
”Borç batağına saplandık“ diye konuşanların “Borçtan nasıl kurtuluruz?” diye yol göstermesi gerekmez mi? Ama bizde aynen siyasette olduğu gibi işin kolayına kaçılır ve de “eleştiri” yönü tercih edilir. Bu yüzden Yıldırım Demirören’i suçlamak yanlış oluyor gibime geliyor.

Bugün başta Fenerbahçe ve Galatasaray olmak üzere tüm kulüplerin hatırı sayılır borçları var. Ama Beşiktaş’daki gibi feryat figan eden yok.

Beşiktaş takımına gelince: Kayseri yenilgisi hiç bir zaman ölçü olmamalı. Çünkü klas futbolculardan kurulu bu ekip Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor kadar ligde iddialı. Kartal’ın bana göre tek dezevantajı o kadar klas futbolcu varken Carvalhal’ın iyi bir onbir kuramaması. Bir de sezon başında kaptanlık konusunda hata yapıldı. Şu ana kadar süren kaptanlık kargaşasına Rüştü kaptan yapılarak engel olunabilirdi.

Haberin Devamı

Sahi köşke kim çıkacak?

Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu için Cumhurbaşkanlığı geçen sezonun şampiyon takımının kaptanı ve iki yöneticisini davet etmek istemiş. Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan kendilerine isim bildirilmesi talep edilmiş. Bakanlık ise bu konuda muhatabın Türkiye Futbol Federasyonu olduğunu bildirmiş. Şimdi, bu istek Federasyon’a giderse ne olacak diye herkes merak içinde. Çünkü Fenerbahçe’nin şampiyonluğu Mahmut Özgener Federasyonu tarafından tescil edildi. Şampiyonlar Ligi’nde Türkiye’yi Trabzonspor temsil ediyor. Ama, biz yine de bir fikir cimnastiği yapalım ve olasılıklara bir bakalım:

-Trabzonspor’dan isim bildirebilir mi?

-Hiç sanmıyorum..

-Neden?

-O zaman Trabzonspor’un şampiyonluğunu resmen ilan etmiş olur.

-Ya Fener’den?

-Mümkün değil.

-Peki ne olacak?

-Hiç... Tüm kararlar şu anda belli olsa da sezon sonunda açıklayacağını ilan ederek işin içinden çıktığını sanan Federasyonumuz buna da bir çare bulur.

YORUM YAZ