MENÜ

Advocaat'a şaşırdım

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Ne yalan söyleyeyim kafayı taktım bir defa; Advocaat’ın, Beşiktaş maçı sonrası Lens için yaptığı açıklama beni şaşırttı. Hollanda’lı hoca; “Lens’le maçtan önce konuştuk. İlk 11’de oynasaydı bu, onun için ağır bir durum olurdu. Aslında onu kadroya almayacaktım ama 15-20 dakika oynayabileceğini söyledi” demiş.

İyi de sayın hocam; hem açıkça ilk 11’de olmasının sakıncalı olduğuna işaret ediyorsunuz. Hem de çeyrek saat gücü olan Lens’e şans veriyorsunuz. Bu sıradan bir maç olsa tamam. Ama karşındaki rakip Beşiktaş. Her şey bir yana bu maçta oyunun sonucuna etki eden bazı hatalar da vardı. Onları yazmadan geçemeyeceğim:

-Golcü Sow sahada döküldü. ‘Atar, atıyor, atacak’ derken tam 76 dakika sahada kaldı.
-Aatif’ın oyundan alınması biraz erken olmadı mı?
-Van Persie, bir pas, bir de direğin yanından geçen vuruşunun yanı sıra gezindi.
-Madem Van Persie’yi çıkaramadın, bari Sow’un yerine Fernandao’ya şans vermek hiç aklından geçmedi mi?
-Türkiye liglerinde en iyi gol vuruşu yapan, ele avuca sığmayan, akıl almaz gollere imza atan Stoch’un kulübede bile olmaması şaşırtıcı değil mi?
Uzun lafın kısası; Şenol hoca ‘korkak futbol oynattı’ diyenler de çıktı. Oysa, bir Fener yenilgisinin nelere malolacağını bildiği için hesabını ona göre yaptı. Beşiktaş, Fener stadına ‘4’ puan önde geldi ‘4’ puan önde gitti. Ve Fener de göz göre göre Beşiktaş’ı elinden kaçırdı.

Ne derbisi

Fenerbahçe Beşiktaş maçının bir diğer adı ne?
Elbette derbi...
Peki oynanan futbolun derbi ile uzaktan yakından ilgisi var mıydı?
Asla.
Bu derbi değil, resmen kör döğüşü idi.
-Gol yok.
-Heyecan yok.
-Hırs yok.
-Seyirciyi ayağa kaldıracak tek şut yok.
-Pozisyon yok .
-Karşılıklı toplam 42 faul yapılmış.
-İki tarafta da ‘ya gol yersem korkusu’ beyinlere yerleşmiş.
Kısacası, resmen hayal kırıklığı yaşadık.Şimdi gel de buna ‘derbi’ de. Futbolumuzun marka değerinden bahsedenlere duyurulur...

Kaybetse Riekerink kazansa Riekerink

Bu gidişle Riekerink devre arasında eski görevine döner gibime geliyor. Kazansa da hedefte, kaybetse de...
Kasımpaşa galibiyeti sonrası yöneticilerden Nasuhi Sezgin, “Bu yavaş oyun şampiyonlukta zorlar” dedi. Oysa, Fener, Beşiktaş ve Başakşehir geçtiğimiz haftayı ‘1’er puanla kapatınca Galatasaray, Kasımpaşa galibiyeti ile bir anda ‘9’ puan kazanmış oldu.
-Riekerink saha içi disiplini sağlayamıyormuş.
-Galatasaray bireysel başarılarıyla maç kazanıyormuş.
-Son 3-4 dakika içinde üç futbolcu birden değişir miymiş.
-Riekerink bunu zaman geçirmek için yapmış.
-Hucumcu sayısını artırması ve farka gitmesi gerekirmiş.
Dikkat edin hep ‘mış, muş’. Yönetici inanmıyor. Eleştirmenler acımasızca vuruyor. Unutulan bir şey var... Galatasaray, Fener’e yenilmesine rağmen puan cetvelinde ‘26’ puanla üçüncü durumda.

Fair-Play ödülü Yasin’e verilmeli

Yasin Sülün U21 liginde oynayan Beşiktaş’ın gençlerinin hocası...
Geçtiğimiz hafta Beşiktaş’ın, Fener’i 3-1 yendiği maçın 73. dakikasında Alpaslan sakatlanıp oyundan çıktı. Sarı-Lacivert’liler daha önce ‘3’ oyuncu değişikliği yaptığı için sahada ‘10’ kişi kaldı. Bu durumu gören Sülün de bir oyuncusunu dışarı aldı. Ve sayıyı eşitledi. Beşiktaş da oyunun geri kalan kısmında 10 kişi ile mücadeleyi sürdürdü.
-Ezeli ve ebedi rekabetlerde çirkinlik yapanlar.
-Birbirlerine ağza alınmayacak küfürler edenler.
-Yumruk yumruğa kavga edenler.
Yasin’den biraz olsun örnek alın.
Son sözüm şu:
Bu Yasin ‘fair-play’ ödülünü hak etmiştir.
Hem de fazlasıyla.

YORUM YAZ