MENÜ

Yapabiliriz yapacağız

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Öyle bir yağmur yağdı ki, daha oyunun 10’uncu dakikasından sonra futbol futbolluktan çıkıp başka bir şey halini aldı.
Taktik ve tekniğin bittiği yerden sonra, akıldı devreye girmesi gereken. Rakip, rakipten çok saha şartları olunca, bu şartlara uygun mücadele etmek gerekirdi sahada.
Bunu önce kavrayan da İsviçreliler’di . Topu kaldırıp uzun paslar ile defansın arkasına sarkıp, gole ulaşmayı başardılar. Hem de idman maçında olacak kadar rahatça. Bir attılar, bir de yüzde yüz kaçırdılar. Atan da bize Yakın dı, kaçıran da! Hatta, golün pasını veren de. Boynumuza geçen ‘Türk sicimi’ oldu ilk yarıda.
Öyle bir ilk yarıydı ki, kimse ne oynadığından bir şey anladı ne de oynanan oyundan.
İkinci yarının başındaki iki değişiklik, aslında saha şartlarının da getirdiği değişikliklerdi. Ağır zeminde kaybolan Tümer ile iri rakipler arasında kalan Gökdeniz yerine yapılan doğru hamle ve devre arası, zeminde aşırı derecede biriken suyu azaltma çabaları başka bir maç izlememize de fırsat tanıdı.
Top kontrolünün ilk yarıya oranla daha iyi sağlanması milli takımın da futbol olarak daha pozitif oynamasına olanak verdi.
Semih’in golünden sonra, güven bunalımını aştık. Oyunun son anlarında, Arda’nın İsviçreliler’in ayağına değerek filelerle buluşan vuruşu ise milli takımımızı bir anda çeyrek finalin en büyük adaylarından biri yaptı.
Türk’ün ayağından yıkılmışken, İsviçreli’nin topuğuyla Pazar’a umutla bakar olduk.
Yapabiliriz, yapacağız da...

YORUM YAZ