MENÜ

Topa sahip olmanın şifreleri

Abone Ol Google News

Hepimizin dilden düşürmediği futbol terimlerinden biri, televizyonda, radyoda, futbolseverler ya da izleyiciler arasında sık sık dile getirilen, bir takımın ne kadar iyi oynadığından dem vuracağından ya da bir takımın oyun tarzı hakkında fikir belirtileceğinde çok önemli bir unsur olarak ele alınan bir olgu topa sahip olmak. Bu terimi ilk duyduğumda 1982-83 sezonunda birinci ligde mücadele eden Beykoz’un yardımcı antrenörüydüm. Teknik direktör Adnan Dinçer futbolculara “topa sahip olduğunuzda değil, topu kaybettiğinizde korkun” derdi.

Haberin Devamı

Bir şeye sahip olmak basitçe o şey üzerinde pratik ya da fiziksel bir hakimiyet kurmak anlamına gelir. Herberger’in dediği gibi top yuvarlaktır bu da topa hakim olmak konusunda sorun yaratmaktadır. İnsan ayağı bırakın yuvarlak bir topu, hiçbir şeyi doğru düzgün kontrol edebilecek şekilde tasarlanmamıştır. Zaten topa sahip olmak anlamında topun hareketini durdurup herhangi bir organınızla taşımaya(kalecinin dışında) oyun kuralları izin vermez.

Ellerimiz ile her şeyi tutabildiğimiz, taşıyabildiğimiz halde şair az kullanılan sol elimiz için şöyle demiştir: “Ahh acemi elim, sol elim”. Ayaklar da insanın acemi organıdır. Onun içindir ki ayaklarla topa sahip olmak çok ama çok zordur.

Haberin Devamı

Hiçbir takım topa tamamen sahip olamaz.; topun kalecinin ellerinde olduğu ya da duran top kullanıldığı anlar hariç. Buna karşın “topa sahip olma” tabirinin futbol anlayışımızda bir köşe taşı olmasının önüne geçilememiştir.

Duran toplar, taç atışları ve topun kalecinin emin ellerinde olduğu anlar hariç, maçların büyük bir bölümünde takımlar topa sahip olamazlar. Sadece kısa ve geçici anlar boyunca top üzerinde rakiplerinden daha fazla hakimiyetleri vardır.

Takımların bütün derdi topu rakip ağlara göndermektir. Dolayısıyla topa sahip olmak bu uğurda bir araçtır. Ne var ki, topa sahip olmak popüler kültürde bir amaç olarak algılanır. Bu durumda topa sahip olmak bir yanlış adlandırmadır. Bir önceki yazıda Barcelona’nın topa ortalama %75 oranında sahip olduğu halde maçlarını kaybettiğinin altını çizmiştik. Futbolun en temel gerçeklerinden biri hiçbir uygulama tek başına maçı kazanmanın yollarını açmadığıdır. Çünkü top yuvarlak olduğu için oyun değişkendir.

Fransa’da yaşayan İngiliz futbol analistinin yaptığı araştırma da topa sahip olma konusunda ufkumuzu açabilir. Chris Carling Lille’in performans analisti. Yaptığı araştırmaya göre, oyuncular bir maç süresince ortalama 53,4 saniye topa sahip olmuş ve topla ortalama 191 metre koşmuş. Bu durumda bizim çok abarttığımız topa sahip olmak mı önemli yoksa top yokken futbolcuların neler yaptığı mı?

Çünkü bu sayılar oyuncunun sahada kaldığı sürenin yüzde birini oluşturur. 191 metre koşu ise, bir futbolcunun ortalama 11 kilometre koştuğunu düşünürsek sadece %1,5 kadarını. Maçın ortalama %99’luk bölümünde oyuncular ne yapıyorlar?

Bu sayılar da, futbolun topa çok fazla sahip olmak demek olmadığını, daha çok arka arkaya yapılan sayısız top kaybını yönetmek olduğunu gösteriyor.

YORUM YAZ