MENÜ

Derbinin anahtar faktörü Şenol Güneş'tir!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

"Futbol iyi futbolcuyla oynanır" söylemi artık klasik hale gelmiştir. Bu hüküm doğrudur da! Şenol Güneş'in ilk sezonunda Alman santrfor Mario Gomez toplamda 28 gol atarak adeta Şenol Hoca'yı sırtında taşımıştır. Bu sezon Beşiktaş'ın bütün forvetlerinin toplamı 28 gole ulaşamadı ligde. Güneş'in ikinci şampiyonluğunda ise Beşiktaş sadece Başakşehir ile yarışmış, diğer büyükler lige erken havlu atmıştır.

Peki, Beşiktaş kötü futbolculardan kurulu bir takım mı? Asla! Siyah-beyazlılar ligin en iyi futbolcularına sahip. İşte sorun da burada zaten. Şenol Güneş bu iyi kadronun içinde doğru bir 11 çıkartmakta zorlanıyor. Geçmişteki iki şampiyonluğu ortalama 11-13 futbolcuyu oynatarak kazanan Şenol Güneş, bugün 22 futbolcusundan hangisini 11'e alsa sırıtmayacak bir kadronun içinde bocalıyor. Bu bağlamda belki de Pepe ve Talisca'nın oynamaması Şenol Güneş için avantaj olacak. Kafasının içindeki karışıklık biraz daha çözümlenecek olan Güneş karşılaşmayı ilginç hale getirecek bir unsur olabilecektir.

İki büyük takım arasında geçmişte yaşanmış çok ilginç maçlar oynanmıştır. Son zamanlarda Fenerbahçe daha çok kazanmış olsa da, geçmişten gelen "ilginç maçları kazanma" geleneği Beşiktaş'ı daha avantajlı kılmaktadır. Kadıköy'de dokuz kişi kalmış ve kalecisinden yoksun Beşiktaş'ın kazanması böylesi bir ilginç duruma örnektir.

Ne var ki, geçmişten gelen Fenerbahçe'nin Galatasaray'a, Beşiktaş'ın Fenerbahçe'ye ve Galatasaray'ın Beşiktaş'a karşı olan avantaj geleneği, yabancı futbolcu sayısı arttıkça ortadan kalkmıştır. Yani, artık büyük maçların sonuçlarını, çeşitli ülkelerden gelen yabancı futbolcuların kültürleri, algıları ve futbolu oynama biçimleri belirliyor.

Bugün Fenerbahçeli futbolculara "Beşiktaş Kadıköy'de sizi 9 kişi ve kalecisiz yendi" derseniz, onlar "olabilir, futbolda bunlar var" der geçerler. Biz ise, en azından "vay be" der konuşmayı günlerce sürdürürüz. Beşiktaş, Bayern Münih'e 5-0 yenildikten sonra başta Şenol Güneş olmak üzere tüm kulüp mensupları kerpengi indirdi, Şampiyonlar Ligi'nin kapısına kilit vurdular. Oysa Bayern'in hocası Jupp Heynckes Beşiktaş'ın bu skoru hak etmediğini söylüyor. Robben ise İstanbul'da her şeyin mümkün olabileceğini savunuyor. Demek ki, algılar da kültürler de faklı.

Nasıl ki, her cocuk dünyaya anne babalarının genlerini taşıyarak ama ebeveynleri dünyanın en kültürlü insanları olsa da "sıfır bilgi" ile gelirlerse, yabancı futbolcularda kulüplerin arasında geçmişte yaşanmış ilişkilerden pek etkilenmezler. Onlar kendi algıları ve yaşadıkları deneyimlere göre futbol ilişkilerini düzenlerler. Bu bağlamda, Beşiktaş'ın ev sahipliğinde oynanacak derbide geçmişte yaşanılanlar belirleyici olmayacaktır.

Fenerbahçe'nin en önemli dezavantajı, yabancı futbolcuların "forma aşkı" diye bir derdinin olmaması, olaya tamamen profesyonel bakmaları. Bu da yabancı futbolcu ağırlıklı takımların deplasmanlarda çekingen davranmaları, pozisyonlarda yüzde yüz ile oynamamaları anlamına geliyor. Seyirci baskısından olumsuz etkilenmeleri de işin diğer bir yanı. Fenerbahçe, seyircisiz Başakşehir'i deplasmanda çok rahat yendi ama Dolmabahçe'de aynı rahatlığı bulamayacaktır.

Bu etkenlerin yanında, derbinin yazgısını Aykut Kocaman'ın 11'i değil, Şenol Güneş'in kuracağı takım belirleyecektir. Genel takım savunması iyi, ataklarda sorunlu Fenerbahçe ile genel takım savunması zayıf pas uyumu ve atakları güçlü Beşiktaş mücadelesinde sonucu biraz da kaleciler etkileyecektir. Bu konuda da Fabri'nin, Volkan'a olan atletik üstünlüğü söz konusu.

YORUM YAZ