MENÜ

Babel Fatih Terim'e ne hatırlattı?

Abone Ol Google News

“Elinde çekiç olan her şeyi çivi görür” demiş atalarımız. Bu bağlamda, eğitimci kimliğimle her futbol takımının eğitimle olan ilişkisine özellikle önem veririm. Ozan Kabak Galatasaray alt yapısından eğitimin bir ürünü olarak çıkıp Avrupa’ya transfer olduğunda mutluluk duymuştum.

Haberin Devamı

Ne var ki Ozan Kabak’ın satışından elde edilen paranın biraz da fazlası Djagne’nin transferine verilince de doğal olarak üzülmüştüm. Bu kararı verenler yanlışa düşmüşlerdir ve hangi takımımız böyle bir kararı alsa aynı duyguyu yaşardım.

Sakın ola ki Djagne’nin kötü futbolcu olduğu algılanmasın bu yazdıklarımdan. O iyi bir santrfor ama Galatasaray ile yollarının kesişmesi yanlış. Bu yazdıklarımın benzerlerini Galatasaray’a geleceği ilk günlerde de ele almıştım. Djagne, Kasımpaşa’da son derece başarılı oldu.

O günlerde Djagne’yi her yönetici isterdi ancak Fatih Terim karşı çıkmalıydı. Çünkü o bir teknik adam ve futbolcunun iyisindense takımına yararlı olup olmayacağını en iyi hocanın bilmesi gerekiyor.

Gürcü oyuncu Georgi Kinkladze’yi anımsayanınız var mı acaba? Maradona veliahdı ilan etmişti onu. Birkaç rakip oyuncuyu çalımlaması ile ünlüydü. Manchester Unitedli taraftarların gönlünde taht kurmuştu ama onun gönlü çocukluğundan beri taraftarı olduğu Ajax’taydı. 1998 yılında Louis van Gaal’dan sonra Ajax’ın başına geçen Morten Olsen Kinkladze’yi beş milyon paund karşılığında transfer etti.

Haberin Devamı

Doğuştan futbol sanatçısı gibi görünen bir oyuncu artistik futbolu benimsemiş bir kulübe gelmişti. Uyum sorunu da olmaz diye düşünülüyordu. Ancak sonuç fiyasko oldu. Gürcü oyuncu iki yıl içerisinde sadece birkaç maç oynamıştı. Ajax’ın sistemini bile anlamamıştı.

Galatasaray yıllardır kanatlardan getirilip uzun ortalarla topu kale önüne gönderen bir yapıda oynamıyor. Galatasaray’ın son klasik santrforu kim diye sorsanız çok kişi anımsamaz. Drogba bile klasik santrfor değildi, en fazla sahte dokuz denilebilir. Bugün artık sahte dokuz bile orta alan özelliklerine sahip bir futbolcu haline geldi.

O zaman Fatih Terim’e sormak gerekiyor; Babel size ne hatırlattı? Son lig maçında Babel santrfor mevkiinde sahte dokuz olarak görev yaptı. Yani rakip stoperlerden kurtulmak için o bölgeyi terk edip orta alana gelerek oynadı. Golünü de öyle attı. Zaten bugünün futbolunda santrfor diye bir mevki kalmadı. Forvetlerden söz ediliyor ki, bazen tek forvet bile kullanılmıyor.

1994 yılında ABD’de yapılan Dünya Futbol Şampiyonası’nda Brezilya’yı şampiyonluğa taşıdıktan sonra Fenerbahçe’nin başına geçen ve sarı lacivertli kulüpte de şampiyonluk yaşayan Carlos Alberto Perreira 2003’te Rio de Jeneiro’daki bir toplantıda 4-6-0 sisteminin takımlara sunacağı fırsatlardan söz etmişti.

Bugün uygulanan 4-1-4-1, 4-2-3-1 ve 4-1-3-2 Brezilyalı teknik adamın altını çizdiği sistemin varyantlarından başka bir şey değil. Barcelona yıllardır santrforsuz sistem ile(tiki-taka) kupaları topladı.

Savunma oyuncularının bile atağı düşündüğü, top rakibe geçtiğinde en uç forvetin bile kendi kalesine kadar rakibi kovaladığı bugünün futbolunda orta alan ve forvet oyuncuları birbirlerine karışmış durumda.

Haberin Devamı

Forvetler orta alan özelliklerine orta alandakiler de forvet becerisine sahip olmalıdırlar. Bu gerçeğin altında yatan temel felsefe ise şudur: İleride yani stoperlerin arasında kalan forvetleri marke etmek, geriden gelen ya da önündeki alanı kullanarak atak yapan oyuncuyu tutmaya oranla daha kolaydır.

Çünkü klasik tank tipi santrforlar doğal olarak stoperlerin de güçlenmesine neden oldu. Şimdi artık güç, geriden oyuna katılan orta alan özellikli forvetlerin eline geçmiştir. Kuşkusuz Fatih Terim bunları biliyor ama Babel ona bir kez daha hatırlatmış oldu sanki…

Bir anımsatma daha; dara düşünce sorunu uzaklarda aramayın. Çözüm belki de yanıbaşınızdadır.

YORUM YAZ