MENÜ

Ya toparlanmalı ya değiştirmeli

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Pazar günü oynadığımız futbolun aynı üzerimize giydirilen Spiderman tişörtü gibi bir kişiliği yoktu. Üzerimizdeki ne kadar milli takım formasıysa, oynadığımız da o kadar futboldu. Bunun temel sebebi form. Tam fit bir rakibe karşı ezildik. 34 yaşındaki Srna akınlarımızın çoğunun gelmesini beklediğimiz Caner-Arda koridorunu parçaladı. Çünkü Caner futboldan uzak. Sadece maç pratiğinden bahsetmiyorum. Bir Galatasaray derbisi öncesi kampı terk edecek kadar uzak. Arda hep bir adım geride kalıyor. Hep bir hamle geç. Bunlar hep form işi. Zinde değildik. Zindelik hem bir beyin işidir hem de vücut. İkisi birden iyi durumda olan az oyuncumuz vardı. Slovenya maçından sonra toparlanacağımızı düşünüyordum olmadı. Takım kısa sürede toparlanılır mı? Mümkün. Olmazsa takım değişecek başka çare yok.

Mecbur yazacaksın

11 Neymar, 10 Messi, 9 Suarez, 8 İniesta, 7 Arda... Elinizde Futbol tarihinin belki de en iyi takımına seçilmiş bir oyuncu varken onu kadroya yazmak mecburidir. Bunun için teknik direktör olmaya gerek yoktur. Teknik direktörlük Arda’yı kadroya yazmak değil, doğru zamanda oyundan çıkarabilmektir. İşte bu da form işi... Terim elemelerin son dönemecini oldukça formda geçirdi. Ancak milli takım koçluğunda form takibi/testi yapmak kolay değil. Kulüp takımında takımınızı ve kendinizi haftada iki kez test edebiliyorsunuz. Terim, Kasım’dan bu yana gerçek bir test yapamadı doğal olarak.

Her zaman yanıltır

Dostluk maçları ise her zaman yanıltır. Dolayısıyla Terim’in form testi İspanya maçıdır diyebiliriz. Misal Arda ve Caner vd. sahada ve nispeten toparlamışsa ne ala. Ya onlar kenarda ve hoca yeni bir model ortaya koymuşsa... Eğer cv’ye parlak yıldızlarımız kendilerini toparlayamayacaksa Oğuzhan’ı merkez alan alıştığı bir oyun lazım bize. Oğuzhan’ı bu sene farklı kılan; içinde bulunduğu şablonun hızlı top dolaştırmasıydı. Maçta Oğuzhan’ı anlayan bir ekip yoktu. Ama çıkan O oldu. Bu doğru değil.

Arda'nın sponsorları

Arda Barça’ya transferinin öneminden dem vurunca itirazlar oluyor. Buna saygı duyuyorum. Çünkü bu kulaklar bir Arjantinli futbolseverden ‘Messi hikaye. Milli takımda hiçbir şey oynamıyor’ sözlerini dahi duydu. Ancak sıklıkla Arda’nın sponsorlar eliyle Barça’ya gittiği iddialarını duyunca kan beynime çıkıyor. Sanki adam Atletico’nun en çok kazanan oyuncularından biri olarak Şampiyon olup Şampiyon Ligi Finali oynamamış, La Liga testini takdirle geçmemiş... Galatasaray’dan da değil Manisa’dan Barça’ya gitmiş gibi... Yahu her yeri çalıştığınız bakkal dükkanı mı sanıyorsunuz... Yoksa memleketlinizin size iş bulduğu devlet dairesi mi?

İzleyip göreceğiz

Bir de reklamda oynamaktan top oynamıyorcular var. Ronaldo’nun global kampanyaların yanı sıra - yakın zamanda bize de geldi- hemen her ülkeye ayrı reklam çektiğini biliyor olmak gerek. Konu bunlar değildir. Sorun bunların hiçbirisi değil. Barça’ya seçilmek bir şeydir. Orada tutunabilmek de başka bir şey. İlk yılında sürekli oynayabilmek de... Ve orada hep kalabilmek de. Guardiola ve Ronaldinho’nun dahi kalamadığı bir standarttan bahsediyoruz. Arda yapar mı? Yapabilir. Bu formla olur mu? Hayır asla. Bu form değişir mi? Kesinlikle evet. Değişecek mi? İşte işin keyfi de bu. İzleyip göreceğiz bu hikayeyi.

Kes saçları Ozan!

Ozan’ın saçlarını düzeltme hikayesi karikatürize edilmeyi hak ediyor. Hiç kuşku yok. Üzerine dönen mavra da normal.. Ve fakat: Ozan kel olsa da o top gol olurdu. Çünkü Selçuk topu kaldırdığında akının bittiğini düşündü, bu kadar yakına düşeceğini düşünmedi. Ki hata aslında bu. Yani kel olsa da aynı ağırlıkla dönecekti.. Ve biz golü yiyecektik.. Ve asıl önemlisi bu kadar kötü bir futbolun Ozan’ın saçlarında düğümlenebiliyor oluşu. Ası sorun da bu. Bu oyunu böyle bir şey zannediyor olmamız.

YORUM YAZ