MENÜ

Kıralım şu döngüyü

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

EURO 2016’da tabii ki final, şampiyonluk ve harika oyunlar bekliyorum. Ama ilk önce şu ‘Yas Döngüsü’nü kırmayı istiyorum. Kazanılacak bir kupa kadar değerli olur eminim.

Keder, hastalık veya kötü bir haber...

Ya da kısa yoldan yas... Kübler-Ross’un oluşturduğu metotla bildiğiniz gibi 5 safhada yaşanıyor.

1-İnkar
2-Öfke
3-Pazarlık
4-Depresyon
5-Kabullenme

Bizim turnuva yaşama modelimiz de buna benziyor...

1-Hayaller (Biz bitti demeden bitmez)
2-İlk puan kaybı
3-Müsebbib bulma (Takım için hakem ya da adi rakip. Geri kalanlar için yetersiz hoca-takım. Zaman Zaman da bizim kulübün topçularının tercih edilmeyişi)
4-Öfkeli bir eleştiri
Ya hakeme ya hocaya (Tabii hoca, TFF ve oyuncular tarafından da)
5-Sistemi toptan sorgulama
(Bizden hiçbir şey olmaz.)
6-Ayar-gider (Ya basın ve milletten hocaya ya hoca, millet ve takımdan basına)
Ve
7-Ya bir son dakika golüyle ‘kıskananlar çatlasın’ ‘Bu basın adam değil’
Ya da bir elenişle ‘bu hoca da bu topçular da adam değil’.
EURO 2016’da tabii ki final, şampiyonluk ve harika oyunlar bekliyorum. Ama ilk önce şu ‘Yas Döngüsü’nü kırmayı istiyorum. Kazanılacak bir kupa kadar değerli olur eminim.

Bitti demeyiniz

Bu özlü egosantrik, neredeyse megaloman ama çözümleyince de karışık bir ruh halini anlatan deyişin kökeni sanırım İsviçre basının yakışıklı bir övgüsünden çıktı.
Muhteşem geri dönüşlerle bayrama dönen 2008 maceramızı İsviçre gazetesi Blick ‘Türkler otobüse binmeden maç kazanılmış sayılmaz’ manşetiyle duyurmuştu. Ki mesleki açıdan da kıskandıracak güzellikte bir başlık bu... Bir başkasının sizi övmek için söylediğinde ayağınızın yerden kesileceği türden. Koltukları fazlasıyla kabartacak kadar çarpıcı.
Kendi kendinize söylediğinizde ise motive edici bir yılmazlık aşılıyor, kuşkusuz. İyi bir yaşam ve mücadele mottosu...
Hatta bir adım öne geçmek de mümkün: ‘Bitmeden bitmez hatta bazen bitse bile bitmez’
Ancak bunu bütün dünyaya ilan edince alaycı bir tebessümden fazlasını alamazsınız. Bırak seni başkası övsün, değil mi yani!
Önce... Niye bitti demeniz gerekecek bir duruma gireceğinizi kabullendiğinizi önceden ilan ediyorsunuz ki!
Kazanmak için illa son dakikaya yenik mi girmeniz gerekiyor?
Ve asıl önemlisi hiç şampiyon olamamışsanız hatta finaliniz bile yoksa hep siz mi ‘bitti’ dediniz.
O zaman rica ediyorum bu sefer demeyiniz. Bitmesin.

Topla çok güzel oluyorsun Türkiye

Terim’in elemelerin sonuna doğru tutturduğu formasyon bir çok maçta sadece kazanmadı. Kendini de sevdirdi. Sevimli, iyi futbol oynayabilen, alçakgönüllü ama iddialı bir genç ekip bu. Ve topa sahip olduğunda vermiyor. Hakan Balta dahil kadronun tamamı orta saha ve hücum oyuncularından oluşuyor. Ki bu takımı iyi yapan da bu. Eğer Oğuzhan, Arda, Çalhanoğlu, Selçuk, Gönül ve Caner tempolu bir pas trafiği oluşturabilirse her türlü presten kaçmak mümkün. Cenk sahada olursa pivot özelliği fark yaratır. Burak sahada olursa Hırvatların ağır savunmasının arkasına rahat kaçar. Ama topu önde geri alamazsak şeklimiz bozuluyor. Slovenya maçındaki bunu yaşadık. Merkezi öne almak ve hemen topu geri almak şart. Böyle olursa bu iş olur.

Kral Dimitri

Final maçı öncesi açılış gösterisinin zemini etkilememesi için çok titiz davranacaklarını söylüyorlardı. Fakat tedbirler pek işe yaramadı. Zemin düzensizdi. Tıpkı Fransa gibi... Çok kişinin olduğu gibi benim de favorim olan Fransa düzensizdi. Dün maçı L’equipe için yorumlayan Lucescu Romanya’nın iyi savunmasını Matuidi ve Pogba’nın aşamadığını Deschamp’ın değişikliklerinin çok doğru olduğunu söylüyordu.

Bir sıkıntı daha yoldaydı

Belki de Matuidi haklı. Pogba’nın üzerinde fazla baskı var. Olmadığı biri olması isteniyor. Yeni Platini veya Zidane... Final günü L’equipe ‘Bu sene Altın Top ödülünü alabilir misin?’ diye sordu ona. ‘Bir yıl mutlaka’ dedi. ‘Çünkü önümde her sezon 60 gol atan canavarlar var’ Ancak sorunu bu değil.

Belki de Rolland Courbis’nin dediği gibi onunla organize olmak zor. Ama Payet’yle her halükarda ideal şanslar bulmak mümkün. Her ayağına topu alışı festival habercisi gibi West Ham’linin... Giroud’ya bile faulle karışık olsa da golü attırdı. Benzema’nın gölgesini çok az da olsa dağıttı. Ve sonra da işi kendi usülünce bitirdi. Kral gibi.

Payet merkeze geçip formülü verdi Deschamp’a.

Sosyal çatışma ve grevler, terör tehdidinin yanına yeni bir sıkıntı daha ekliyordu Fransa. Payet işi çözdü. Şimdi Pogba’ya yer bulmak lazım .

YORUM YAZ