MENÜ

Sağolun

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Yarı finalden bir gün önce Viyana’dayız. Otelden tren garına gidiyoruz. Taksici Türk, Rizeli, dertli mi dertli: Arabamıza doğal olarak Türk bayrağımızı astık! Müşteri geliyor, bu bayrağı indirin, burası Avusturya diyor... Zaten 7 arabam var, fazla parada gözüm yok! Kendisine, ‘Bayrak yerine sen iniyorsun!.. Kom, kom raus! (Çabuk, çabuk dışarı!).
Oteldeki belboyumuz Tunuslu. Bizimle konuşurken heyecanlı: ‘İnanın yarı finale kadar sizinle birlikte sevindik. Bizim bayrak sizin bayrağa benziyor: Ay-Yıldız. O yüzden şampiyonada sizi destekliyorum her maç. Avusturyalılar, Almanlar, İsviçreliler sizi kıskanıyor’...
Gerçek hayattan alınmış bu hikayeleri dinleyip geldik Basel’e. Başlama vuruşundan önce bir de Alman meslektaşlarımla konuştum. Onların söyledikleri ise daha ilginçti: ‘Papa Alman ama bakıyoruz bu turnuvada Tanrı hep Türkiye’nin yanında’... Ama dün değildi! Sağolsun Busacca da Panzerler’e inceden inceden desteğini esirgemedi. Aslında çok iyi başlamıştık karşılaşmaya. Sahaya çıkan 11’in rakibe karşı bu kadar dirençli olacağını hakikaten kimse beklememişti. Semihle Lehmann’ı yokladık, Kazım’ın füzesi direkte patladı. Sonra ne olduysa oldu goller birer birer gelmeye başladı. Bu defa biz öne geçtik ancak futbolseverler büyük keyif alıyordu bu mücadeleden. Rakip tekrar dümeni eline aldığında, bir kez daha Avrupa, ‘Çılgın Türkler’in golüyle sallandı. Evet, bu maç yine uzatmaya gidiyor derken Gökdeniz ile birlikte şampiyonanın en kısa boylu oyuncuları arasında yer alan Lahm rüyamıza noktayı koydu, hayallerimiz sona erdi.
Dünkü maç böyle sonuçlandı. Bugün benim doğum günüm, iyi bir hediye olacaktı, olmadı. Yine de sağolun Çılgın Türkler!

YORUM YAZ