MENÜ

Romalı Totti

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Ekvator-Kosta Rika maçını izlerken iki ülke takımının Türk insanına ve milli takımımıza o kadar da yabancı olmadığını fark ettim. Ekvator ile Almanya’da bir hazırlık maçı yapmış, 1-1 biten karşılaşma sonrası üzülmüştük. Kosta Rika’yı ise 2002 Dünya Kupası’nda Emre’nin attığı gol sonrası gruptan elemiştik. Ancak yine de Amerika Kıtası’ndan gelen 2 ekip hakkında sizleri kısaca bilgilendirmek istiyorum. Bakmayın Ekvator’un burada 2 maçı kazanarak kolayca ikinci tura çıktığına. Adamlar 1970 yılına dek Güney Amerika dışında hiçbir ülkeyle maç yapmamış. İlk kez bir Dünya Kupası’na 2002 yılında dahil olmuş. Buna rağmen futbol bu ülkede bir numaralı spor. Hala köle ticareti yapılan bu ülke, başarı için kesenin ağzını açmış! her galibiyet için futbolcu başına 12 bin dolar ödeyeceğini açıklamış. FIFA sıralamasında 38. sırada bulunan Ekvatorlu futbolcuların şimdiden ceplerini doldurduklarını rahatça söyleyebiliriz. Kosta Rika’ya gelince. Onlar Dünya Futbolu arenasında biraz daha tecrübeli. 90 Finalleri’nde İskoçya ve İsveç’i yenerek ikinci tura çıkıp futbol otoritelerini şaşkına çeviren Kosta Rika son yıllarda altyapıya müthiş önem vermekte. İstatistikler yalan söylemez; 17 ve 20 yaşaltı milli takımlarda görev yapan tam 10 futbolcu 2002 Dünya Kupası Finalleri’nde forma giymiş. Şimdi herkes A Grubu’nu kimin lider, kimin 2’nci tamamlayacağını merak ediyor. Çünkü ikinci turda olası rakibi İngiltere olacak. Allah, bütün ülkelere kolaylık versin. Şampiyonada görev yapan teknik direktörleri biraz inceledikten sonra ilginç bir ayrıntı dikkatimi çekti. Brezilya (5) finallerde hoca ithal eden ülke olarak zirvede yer alırken, Hollanda (4) hemen Sambacıların ardından 2. sırada. Ama o kadar başarılar ki bir bakın; Marco van Basten (Hollanda), Dick Advocaat (Güney Kore), Guus Hiddink (Avustralya) ve Leo Beenhakker (Trinidad Tobago) takımlarıyla tam 10 numaralık performans gösterdiler. 3 galibiyet 1 beraberlik: 10 puan. Gelelim günün olayına; Köln’deki can dostumuz Algın Atar bizi Düsseldorf’a ziyarete geldi. Altstad’daki iyi İtalyan lokantalarından birinde öğle yemeği yiyoruz. Bir baktık, 2-0’lık Gana galibiyetinin keyfini çıkaran Çizme’nin yıldızları bizim sokakta gezintide. Tesadüfen yanımızda ufak fotoğraf makinemız. Totti’nin yanına geldik, bir bayan elimize cep telefonunu uzatarak “Bitte eine foto” deyince hanımefendiyi kırmadık. Ardından biz bir hatıra resmi için yakışıklı oyuncunun yanına geçtik ve makinamızı aynı kadının eline sıkıştırdık. Ve sonuç üstteki resim. Unutmadan, İtalyan golcünün sağ tarafında sadece kulağı ve sarı tişörtüyle kadraja maalesef giremeyen Yazıİşleri Müdürümüz Yalçın Uygun. Totti’den bahsetmişken yaşanmış bir şehir hikayesini sizlere aktarmak istiyorum. Bir Türk gazeteci, Totti’yle röportaj yapmak üzere Roma’ya gitmiş. Soruları ardarda sormaya başlamış ardından konu Galatasaray’a gelmiş. Totti “Galatasaray son yıllarda Türk Futbolu için gerçekten önemli başarılar elde etti ve Avrupa’da tanındı. UEFA Kupası’nı kazanması, ardından Süper Kupası’nı müzesine götürmesi bu takımın kalitesininin altını çizdi” sözlerini sarfetmiş. Türk gazeteci hemen araya girmiş “Peki Fenerbahçe’yi tanıyor musunuz” demiş. Romalı cevap vermiş “Galatasaray’da mı oynuyor”!...

YORUM YAZ