MENÜ

Dost acı söyler...

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Çok iyi hatırlıyorum, Hamit ile Halil Almanya’daki müthiş performanslarıyla dikkat çektikten sonra Ay-Yıldızlı kadroya dahil olmuşlardı. Özellikle Hamit’in Milli Takıma katkısı gerçekten önemliydi, hakkını da yememek lazım. Sonrasını biliyorsunuz. Real Madrid’de boş geçen bir sezon ve ardından Galatasaray. Milli takıma yeni katıldıkları o dönemde ikilinin benimle yaptıkları bir röportajda Türkiye Süper Ligi’ni kesinlikle düşünmediklerini ama uzun vadede her şeyin mümkün olabileceğini ifade etmişlerdi...

Para işte, birçok zaman karşı koymak imkansız, elinizde olmayan nedenlerle, sarfettiğiniz sözleri unutmak zorunda kalabiliyorsunuz. Geleceğinizi de düşünerek, kariyer planlamanızı bir kenara bırakıp sonradan da anlaşıldığı üzere yanlış! kararlar verebiliyorsunuz. Hem siz üzülüyorsunuz, hem de karşı tarafı fazlasıyla mahcup ediyorsunuz. Futbol geleceğiniz büyük yara alabiliyor ancak dişinizi sıkıp, sonun gelmesini bekleyebiliyorsunuz. Hatta yeni hocanıza, ‘Ben sağ bek pozisyonunda oynamam’ dahi diyebiliyorsunuz...

Hamit kardeşimi uzun süredir tanırım. Açık söyleyeyim, çok da severim. 4 yıl önce FIFA tarafından Dünya’da ‘Yılın Golü’ ödülünü aldığında onu törende bizzat ilk tebrik eden bendim. Merttir, bir şey söylemek istiyorsa, çok açık ve net konuşur! Gelin görün ki, Galatasaray’da şu kısır geçen döneminde sürekli konuşmamayı tercih etti. Beni şaşırtan aslında onun konuşmaması değil de, ona kimse bir iki çift laf etmedi. Yaklaşık 1 yıl önce sakatlandı, hala düzelemedi ve sessizliğini korumaya da devam ediyor...

Şimdi diyeceksiniz ki ‘Sen nereye varmak istiyorsun?!’ Anlatayım; Hamit bizim evladımız burası tamam! Geldiğinden beri sadece Schalke’ye attığı harika golü hatırlıyorum. İnsan evladına sahip çıkar. Ona da varım da, insaf be kardeşim. Hiç sormazlar mı? Galatasaray’a geldiğinden beri ne verdin. Ne aldın olayına girmek istemiyorum, çünkü alan razı veren razı... Yine de mert bildiğimiz Hamit’in artık kendine şu soruyu sorması gerekmiyor mu? ‘Ben formasını dahi giyemediğim takıma hiç katkı sağlayamıyorum, neden hâlâ buradayım?’

Ben Hamit kardeşime bir tavsiyede bulunacağım... Bak kardeşim, Prandelli de şans verdi ama olmadı. Sahaya çıktığında elinden geleni yapmaya çalışıyorsun ama eskisi gibi ne adam geçebiliyorsun, ne de orta yapabiliyorsun. Sen en iyisi, Almanya’dan gelen teklifleri değerlendir. Tıpkı ikizin Halil gibi... Halil de Bordo-Mavililerin astronomik teklifine, ‘evet’ demek zorunda kalmış ancak isteneni verememişti. Fakat aynı Halil şimdi Augsburg’da çok mutlu. Trabzon’da kazandığının 4’te birini kazanıyor ama kafası rahat. Gel, sen de ‘yuvana’ geri dön, hem kendini hem de kulübünü rahatlat...

YORUM YAZ