MENÜ

Tam da Beşiktaş'a göre hocasın!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

...Ülkemizdeki ilk karşılaşma öncesi rakibin hocasıyla röportaj yapmak için Split kentinin yolunu tuttum. Karşımda sıradan, samimi ve aynı zamanda kararlı bir adam gördüm. O zaman Ay-Yıldızlılar’ın hocası Guus Hiddink’in senelik ücreti 4.5 milyon Euro (Bonuslar hariç), onunki sadece yıllık 350 bin Euro’ydu! Luka Modric, Mandzukic ve Rakitic gibi dünya yıldızlarını yöneten adamın aldığı para buydu. Topallayarak yürüyordu. Bunun nedeni, kalçasındaki sakatlığa rağmen 1998 Dünya Kupası’nda milli formayı giymek için ameliyat masasına yatmamasıydı. Hırvatlar’ın İstanbul’a ayak basmasıyla birlikte soluğu kalacakları otelde aldım. Beni lobide, tahmin ettiğim içten tavrıyla karşıladı. Türkiye’ye ve İstanbul’a olan hayranlığını, arkasındaki boğaz manzarasına bakarak, “Burada çok uzun yıllar kalabilirim” sözleriyle itiraf etmişti. Cevabını verirken de, soru sorarken de netti. Vatandaşı ve eski Fenerbahçeli Milan Rapaic sebebiyle Sarı- Lacivertliler hakkında daha çok şey biliyordu. Ancak o dönemde direkt ona şunu söylemiştim: “Sen tam da Beşiktaş’a göre bir hocasın. Taraftarlarla harika bir bağ kurarsın.”

Birçok sorunla uğraştı


Hırvatlar bizi yendi ve finallerin yolunu tuttular... Tabi ben onunla iletişimi koparmadım. Turnuva öncesi bana, “Finallerden sonra görevimi bırakacağım. Artık kulüp takımı çalıştırmak istiyorum”dedi. Bu kez içimden, “Keşke Türkiye’ye gelse. Bizim futbolumuza kesinlikle renk katar” dedim. Bir de baktım, Rusya’nın Lokomotif Moskova takımına gitmiş! Şaşırdım... Rusya’nın ona göre olmadığını kısa sürede anladı ve görevini bıraktı. Bir süre dinlenmeyi düşünüyordu. Kartal’ın o dönemki Futbol Direktörü Önder Özen, yeni hoca olarak onu yönetime kabul ettirdi. Özen sayesinde Beşiktaş’ın ne kadar doğru bir karar verdiği şu an daha iyi anlaşılıyordur. Yukarıdaki cümleleri kurduğum adamın adı Slaven Bilic... Siyah- Beyazlılar’da ikinci sezonunu geçiren Hırvat teknik adam, geldiğinden beri birçok zorlukla başa çıktı ve büyük bir şikayette bulunmadı. Takımın başına geldiğinden beri kulüp, İnönü’deki inşaat sebebiyle maçlarını başka statlarda oynadı. Saha kapatma cezaları, Manuel Fernandes ve Gökhan Töre olaylarıyla birlikte, belki de kariyerinin en fazla sorunlu dönemiyle karşılaştı.

En yakın örnek...
Şampiyonluk yolundaki rakiplerinden Galatasaray’da Fatih Terim, Roberto Mancini ve Cesare Prandelli’den, Fenerbahçe’de de Ersun Yanal ve İsmail Kartal’dan halen daha iyi imkanlara da sahip değil. Hem Cim Bom hem de Kanarya, oyuncu kalitesi ve maddi güç olarak Kartal’ın önünde. Ancak Beşiktaş’ın en büyük farkı, oyuncularının tümünün sahada her şeylerini vermeleri. En yakın örnek ise Arsenal maçı. Tur geçilsin ya da geçilmesin. Çoğunluğun, “Yüzde 90 kaybeder” dediği maçta temsilcimizin, Olimpiyat’ta İngilizler’i ne hale çevirdiğini gördünüz. Bunun ortaya çıkmasında en büyük pay sahiplerinden biri de Bilic’ti. Onun hırsı ve savaşçı kimliği, takıma da yansımış durumda. Umarım onu, uzun yıllar futbolumuzun içinde görürüz. Ancak elbette şunu unutmamalıyız; burası Türkiye ve burada bugün kralsanız, yarın bir bakmışsınız, piyon bile değilsiniz.

YORUM YAZ