MENÜ

Eskişehir maçı doğru örnek değil

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bir hafta öncesinde şehrin göbeğinde oynanan Kasımpaşa maçında azınlık duruma düşen Beşiktaş taraftarının Eskişehir karşılaşmasına bir şampiyonluk mücadelesi gibi itibar göstermesi çok şaşırtıcıydı. 6 günde ne değişti de Siyah-Beyazlı tribünler böylesine bir havaya girmişti. Oysaki Bursaspor bu süreçte bir kazanıp, bir kaybetmişti. Yani Beşiktaş, Es-Es’i devirdiği taktirde lidere karşı son iki maçta sadece 1 puan avantaj sağlayacaktı. Tribünle tabiki maç kazanılmıyor ama kim ne derse desin, bilinçli futbol seyircisinin oluşturduğu ambians ve yaydığı elektrik bile kimi zaman takımın kazanmasında belirleyici faktör oluyor, bir diğer yandan da sahadaki futbolcular için doping... Bunun bilincinde olması gereken, vefa duygusunun en yüksek olduğu söylenen Beşiktaş taraftarının her ne şart altında olursa olsun bundan sonra kayıtsız davranma lüksü kalmamıştır.

Beşiktaş-Eskişehir maçı tartışmasız son yılların en zevkli maçlarından biriydi. Siyah-Beyazlılar gösterdikleri müthiş irade gücüyle 2-0 geriye düştükleri karşılaşmayı 3-2 kazanarak, zirve yarışına bir taraftan tutunmaya devam ettiler. Kimileri Beşiktaş’ın İnönü’de bu maçı 2-0’dan 3-2’ye çevirmesini çok normal bulabilir. Ama işin rengi öyle değil. Tam tersine artık sezon için son viraja girilmişken ve İnönü gibi baskının kendi takımı tarafından bile zaman zaman had safhada hissedildiği bir statta zor olanı yaptı Siyah-Beyazlılar.

Eskişehirspor önünde alınan 3 puan çok önemli, 2-0’dan sonra sahada futbolcuların mücadelesi, kenarda teknik direktörün hamleleri takdire değer ama bu maç şampiyonluk isteyen Beşiktaş için kesinlikle doğru bir örnek değil. Maçtaki yanlışlar çok iyi analiz edilmezse, yanıltıcı olur. Çünkü Siyah-Beyazlı ekibin özellikle defansı bir profesyonel takıma yakışmayacak nitelikte basit hatalar yaptı. Bu açıklar başka rakiplere karşı bu kadar kolay tamir edilemeyebilir. Bu nedenle Beşiktaş bir an önce ‘belki kolay gol atamayan ama çok daha zor gol yiyen’ ekip kimliğine yeniden bürünmeli. Beşiktaş’ın hiç mi iyi tarafı yoktu? Vardı tabiki... Özellikle ofansif anlamda ortaya koyduğu çeşitlilik ve verimlilik Kartal’ın bu karşılaşmadaki artılarıydı. Ankaragücü ile Ankara’da oynanacak karşılaşmada, en az Fenerbahçe ve Bursa maçları kadar önemli artık. Beşiktaş’ı cuma günü Eskişehir’den çok daha sert ve mağlup edilmesi zor bir rakip bekliyor.

Bobo atmasa da alkışlanacaktı
Bazen hat-trick yaparsın itibar görmezsin. Bazen sadece koşarsın, forvet olmana rağmen gol atamazsın ama tribün seni bağrına basar. Bobo’ya çok kötü oynadığı zamanlarda bile sahip çıkan Beşiktaş taraftarı son haftalarda grafiğini gittikçe yukarı taşıyan ve Eskişehirspor önündeki istekli oyunuyla dikkat çeken Brezilya’lıya gereken manevi desteği verdi. Maç bitmeden kendi yarı alanındaki bir ikili mücadelenin ardından İnönü ne zamandır yankılanmayan ‘Boboooo, Boboooo’ tezahüratını patlattı. Burada önemli olan Bobo’nun gol atması değildi, emin olun Sambacı skor üretemese bile aynı muameleyle karşı karşıya kalacaktı.

Ernst-Fink’le nice sezonlara...
Edouard Cisse’nin gidişi yerinde bir karar mıydı, hala tartışılır. Fransız, ‘tam oldu derken’ Beşiktaş’tan ayrıldı. Ancak yerine alınan Michael Fink, bu oyuncunun eksikliğini pek aratmıyor. Bir diğer Alman Ernst ile birlikte müthiş bir uyum içinde Kartal’ın her maçta gizli kahramanları oluyorlar. Mustafa Denizli bazen ikiliden Fink’i kenara alarak, bu güzel birlikteliği bozuyor. Bu durum da tıpkı Kasımpaşa maçındaki gibi Beşiktaş’ın pek hayrına olmuyor. Beşiktaş’ın Ernst-Fink’le daha uzun yıllar devam etmesi gerekiyor.

YORUM YAZ