MENÜ

Devşir(me)

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından son yıllarda Türk sporunun gelişmesi ve tabana yayılması için önemli çalışmalar yapılmakta ve bu işler için çok ciddi bütçeler ayrılmakta. Ancak bu kadar yatırımın yapıldığı bir ortamda en büyük tartışmalardan biri de, hiç kuşkusuz elde edemediğimiz başarıları başka ülke sporcuları üzerinden kazanmak adına devşirerek Türk vatandaşlığı verdiğimiz sporcular konusu... Devşirme sporcu konusuna destek olan küçük bir grubun dışında, tepki gösteren hatırı sayılır bir kesimin de olduğunu unutmayalım. Devşirilen bazı sporcular şampiyonalarda başarılar elde etse dahi, çoğu, performansları ile bekleneni verememekte ve genelde kendi sporcularımızın elde ettiği derecelerin çok altında kalmaktadırlar.

Mesela eskrim branşında yıllar önce Türk sporcularına örnek olsun ve onların önünü açsın diye devşirilerek kadrolarımıza kattığımız Ukraynalı Iryna Ayşe Kravchuk ve Macar Yusuf Bojte katıldıkları tüm yarışmalarda başarısız olmuşlar ve tabiri caizse ‘sıfır’ çekmişlerdi. Daha ilginç olanı, devşirilen bu iki sporcunun, Türkiye’deki sporculara katkı sağlaması beklenirken, Türkiye’de yaşamadıklarının sonradan öğrenilmesi idi. Bu süreçte yapılan masraflar bir yana, boşa harcanan zaman ve yıkılan hayaller bir yana...

Tabii bunların dışında yüzümüzü güldürenler de oldu. Atletizm başta olmak üzere güreşte ve halterde devşirilen bazı sporcular da, ülkemize büyük şampiyonalarda ilkleri yaşattı. Bu resme bakıp sevinebiliyor muyuz!

Geçtiğimiz haftalarda basında, ‘Atletizmde tarihi başarı’ haberlerini görünce büyük bir heyecana kapılıp okumaya başladım. Uganda’daki ‘Karışık Takım Dünya Kros Şampiyonası’nda 4 milli sporcumuz(!) tarihi bir başarı elde ederek, takım halinde Dünya 3.’sü oldular. Bu 4 sporcumuzun isimleri de Aras Kaya, Meryem Akdağ, Ali Kaya ve Yasemin Can... Bu başarı tabii ki bizi gururlandırdı, ancak bu sporcuların Kenya’dan devşirilerek milli takımda yarıştırılması, milli değerlerine bağlı bir millet olarak bizleri ne kadar tatmin ve mutlu ediyor? Bunu çok ama çok merak ediyorum. Madalya kazanmak her şey midir? Merak ettiğim, devşirilen sporcular hangi kriterlere göre belirleniyor; daha doğrusu böyle bir kriter var mı acaba? Bu sporcuları federasyon yönetimlerine kimler veya hangi menacerler öneriyor? Bunlar cevap bekleyen sorular.

İşin sırrı burada saklı diyorlar. Keşke bu konularda gerçek cevaplara ulaşabilsek...

Son ‘eyvah’ fayda getirmeyecek

Cumhurbaşkanımız’ın yıllardır spora ve sporcuya vermiş olduğu desteği hepimiz çok net görüyoruz. Özellikle son zamanlarda hemen hemen her konuşmasında milli ve yerli insan gücü vurgusu yaparken, spordaki devşirme sporcu durumu buna uyuyor mu? Peki en üst düzeyde desteğe rağmen istenilen ve beklenen başarılar elde edildi mi? Bunlar da cevap bekleyen diğer sorular.
Yabancı antrenörler, devşirme sporcular, hayata geçirilmeye çalışılan bir takım planlar ve vizyoner projeler yıllardır denendi ve halâ denenmeye devam ediyor; ancak hepsi günü kurtarmanın telaşı. Gerçekten kanayan bir yara var, üzerini yıllardır sadece saran, herkesi yaranın iyileştiğine inandırmaya çalışanlar var. Sayın Cumhurbaşkanımız ne istenirse sınırsız destek veriyor, ‘al sana yarayı iyileştirecek ilaç’ diyor. Duyan uygulayan var mı? Maalesef yok! Yara kangren olmak üzere... Son ‘eyvah’ fayda getirmeyecek! Aslında alıştık; bu başarısızlıkların mimarı olanlar, mutlaka bir neden bulur, başka birilerini suçlar, sonunda kendilerini kurtarır.

Deneyip görmek lazım...

Spordaki sorunları çözebilecek ülkemizde o kadar sağlam alt yapısı olan, ama bir kenarda bekletilen isimler var ki; gördükçe şaşırıp kalıyorum. Eğer bu isimler çemberi kırıp yıllardır bir şey yapmayan, ama halâ yerinden kımıldamayanları bu çemberin dışına atamayacaksa, bir önerim var; moda ya belki kabul görür: Başarıyı dışarıdan yapılan transferlere bağlıyoruz, o zaman sporun üst yönetimine ve tüm federasyonlara devşirme başkanlar, yöneticiler ve idareciler atayalım. Bakarsınız şampiyonalarda ve 2020/2024 olimpiyatlarında özlenen ve beklenen başarıyı yakalarız.
Mesela masa tenisinde Çin’den bir yönetici getirsek veya judoda Fransa’dan, boksta Küba’dan... Ya da federasyonların üstündeki, yani suyun başındaki ismi yurt dışından getirip, bir de böyle denesek. Çünkü yıllardır yabancı antrenörlerle, sporcularla başarımız hep tartışıldı. Bir de yönetici devşirelim. Bakarsınız 2020 Olimpiyatları’nda, hadi onu geçelim, 2024 Olimpiyat Oyunları’nda tüm dünyanın ülkemizin başarısını konuşmasını sağlarız. Şakası bile insanı yaralıyor, öyle değil mi? “Adam mı kalmadı Türkiye’de” dediğinizi duyuyorum. Aslında o isimlerden güzelim memleketimizde çok var, ancak kanayan yarayı saracak değil tedavi edecek birileri olmalı. Artık makamları gereksiz yere işgal edenlere ‘ne yapıyorsun, ortada bir şey yok, göz boyamayı bırakın işi bilene teslim edin’ deme zamanı geldi geçiyor bile. Gerçekten yazık değil mi bu kadar desteğe, bu kadar emeğe rağmen beklentilerin gerçekleşmemesine.
Herkes yetkililerden geçici değil kesin çözüm bekliyor: Artık ‘devşir-ME!’ diyor.

YORUM YAZ