MENÜ

Maalesef!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Türkiye’nin şu andaki sorunlarının büyük çoğunluğu yıllarca ötelenmiş türdendir. Azalacağına yumaklaşıyor sorunlarımız dolayısıyla. Çünkü sorun çözme makamları sorun çözmek için uğraşmıyor, kolayına kaçıp öteliyor sorunlar adeta bir “genel izleyici” gibi.

Yıllardır tanıklık ediyoruz tribünlerdeki çirkin ve kötü tezahüratlara, hem de tüm şehir ve statlarımızda.

Ne yapıyor sorun çözme makamında oturanlar? Ya kulübe para cezası veriyorlar ya da seyircisiz maç oynatıyorlar. Yani sorunu çözmüyorlar, öteliyorlar, daha büyüklerine çanak tutuyorlar. Oysa zor olanı tercih edip sanık ve sanıkları bulsalar ve cezalandırsalar hem suçlunun yanına kar kalmaz yaptığı hem de borç batağındaki kulüplerin yükü biraz daha ağırlaşmaz verilen para ve saha kapatma cezalarıyla.

Federasyon ve kulüp yöneticilerinin sorunu çözmek yerine işin kolayına kaçtıklarının yerleşik bir örneği de kırmızı kart gören veya disiplinsiz davranan futbolcular konusundaki tavrıdır.
Ya oynamama cezası veriliyor ya da kadro dışı bırakılıyor bu oyuncular.

Oysa yapılacak şey daha hakkaniyetli ve caydırıcı olmalı. Mesela kadro zafiyetine rağmen Ozan Tufan’ın aylarca kadrodışı bırakılması Ozan’a mı yoksa kulübe mü cezalandırmıştır son tahlilde?
Yani doğru olan futbolcuya verilecek yüklü para cezasıdır. Zira milyon dolar-euro’lar kazanan bir futbolcuya para cezası vermek futbolcuya, kadro dışı bırakma veya oynamama cezası vermek ise kulübe fatura çıkarır sadece.

Bir de suçun şahsiliği sorunu var bildiğiniz gibi. Dolayısıyla verilecek ceza veya uygulanacak yaptırım öncelikle suçu işleyenin canını yakmalı ki bir işe yarasın. Ne yani, tribünde çirkin ve kötü tezahürat yapan taraftarı kulübüne ceza verilince üzülüyor mu? Yada kulübünün ceza almasına neden olduğu için vicdan azabı çekip ve bir daha aynı kabahati işlememeye yemin edecek o taraftar? Aksine kulübe fatura çıktıkça ilk fırsatta çirkinlik yapmaya devam ediyor.

Tabii, sorun çözme makamındakilerin misyonlarını unutması sonucunda kaçınılmaz olarak irtifa kaybımız artıyor.

O halde eğer giderek dünümüzü arar hale gelmek, elde kalan değerlerimizin de tarihe karışmasını, şiddet ve cinnetin daha fazla bizi birbirimizin boğazını sıkacak denli sırtlandırmasını istemiyorsak bir an önce sorumluluklarını hatırlaması gerekiyor artık sorumluların. Aksi halde şu anları bile arar hale geliriz yakın gelecekte, maalesef!

YORUM YAZ