MENÜ

İkisi de hak ediyor!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bu kaçıncı maç Avni Aker’de yarım kalan, sayısını unuttum ben. Ancak eğri oturup doğru konuşalım, bir kara leke gibi alnımızda beleren bu utancın asıl sorumlusu olarak sahaya fütursuzca dalan ve çizgi hakemi Volkan Bayarslan’ı darp eden o holiganı mı göreceğiz? Misal, Çağatay Şahan’ın rehin tutulması emrini veren Trabzonspor’un eski başkanı “hukuk devleti”nin gereği olan bir yaptırımla karşılaştı mı? Ya da aradan bir yılı aşkın süre geçmesine karşın, Fenerbahçe’nin otobüsüne yapılan katliam amaçlı saldırının failleri bulundu mu? Yani yapanın yanına yaptığı kar kalan bir ülke olduğumuz yargısı yerleşik hale gelmese, o genç adam (Trabzonspor’un net penaltısı verilmese bile) öyle pervasızca sahaya biraz zor atlardı. Offf, of.
Neyse, biz güzellikleri öne çıkaralım, onlarla teselli bulmaya çalışalım.
Kaybedene yazık olacak, ikisi de hak ediyor şampiyonluğu zira. Ama yapılacak bir şey yok, bu işin doğası böyle.
Samimiyetle belirteyim ki, bu sezon adına Beşiktaş’ın şampiyonluğu Fenerbahçe’ninkine oranla beni biraz daha mutlu eder. Çünkü sezon adına en güzel futbolu oynadılar, temaşaya duyduğumuz özlemi hafiflettiler nispeten.
Kara Kartal’ın şampiyonluğuna böyle yaklaşmamın başka nedenleri de var tabii. Şüphesiz, her takımımız haksızlığa uğramıştır, ama hiçbiri Beşiktaş kadar yara almamıştır haksızlık konusunda büyük olasılıkla. Adeta yıllarca futbolumuzun Küba’sı oldu deyim yerindeyse Beşiktaş.
Peki, ligin boyu hepten kısalmışken ipi kim göğüsleyecek, acaba? Doğrusu, çok çalışkan bir öğrenci olsanız bile kolay cevaplandırılacak bir soru değil bu. Tamam, Beşiktaş 3 puanlık avantajla son dört haftaya giriyor. Ama rakip gol pozisyonu yaratmıyorken dahi ne yapıp edip gol yiyor siyah beyazlılar. Savunması baraka gibi, bir üfürükle dağılıyor neredeyse.
Oysa Fenerbahçe “taş gibi” bir savunmaya sahip. Üstelik Diego ve çift 6 numara ısrarından vazgeçince Pereira, artık gol bulmakta da zorlamıyor Fenerbahçe.
İşin özeti zorlu yarışta başka faktörler de etkili olacaktır hiç şüphesiz. Misal, stresle baş edebilen, baskıyı göğüsleyebilen, olası sıkıntılarda dağılmadan ayakta durabilen bu “sinir savaşı”nı kazanacaktır büyük olasılıkla. Tabii bütün bunlara tecrübe ve teknik direktörlerin liderlik üslubunu ilave etmeyi de unutmayalım.

YORUM YAZ