MENÜ

Çarşamba'nın gelişi

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Maç öncesi soru işaretleri çoktu. Gündem futbolun önüne geçmiş, taraftar oyuncular yerine genel kurul üyelerinden takım kurmaya başlamış, her gün bir aday, her gün bir dedikodu havada uçuşmuş,resmi hesabın “Günaydın Galatasaray” dediğinde akıllara Arsenal maçından önce seçim gelmiş,Başkan Londra’ya giderken maçtan önce önceliğini Özgörkey’in adaylığını açıklamaya kullanmıştı.Galatasaray’ın şampiyonlar liginde belki de kırılma maçı öncesinde ortam bu şekilde çalkalanırken maçta arada kaynıyordu.

Prandelli bir gün önce “Cesur oynayacağız” dedi.Ancak Sıvas karşısında yaşadığı tehlikelere karşın üçlü defansta ısrar etti. Melo’nun defansın içinde olması mı yoksa orta sahada bulunması mı takımın daha çok işine yarardı?Önde kanatlarda sağda Veysel,solda Telles onlarla birlikte ortada Dzemaili ile Yekta.Selçuk İnan ise bir son dakika dedikodusuna dönüştü. Son iki idmana serum yiyerek çıkan Selçuk’un rahatsızlığı nedeniyle kadrodan çıktı haberi maça doğru “Selçuk’un olmayışı manidar”a kadar yürüdü gitti. (Aslında taş yerinde ağırdı.)

Emirates’te ilk düdük sesi sonrası herkes uykudan uyandı.

Bu görüntüde ve kafaların bu kadar karışık olduğu düzende Galatasaray Arsenal’e ancak 20 dakika dayanabildi. Bize göre olmaması gereken yerde olan Melo’nun iki kez Welbeck’i kaçırması ilk yarım saatte gecenin kaderini çizdi.Birbirinin kopyası iki golü Prandelli’de kenardan izledi. Ardından yine bir ara topta bu kez Alexis Sanchez, Muslera’yı avladı. İkinci yarıda yine savunma arkasına atılan basit bir pas Welbeck’i hat-trick’e taşıdı. Burak Yılmaz’ın penaltı golü gecenin tesellisi bile olamazdı.

Evet Prandelli’nin cesaretli(!) sistemi Emirates’te iflas etti. Zaten Çarşamba’nın gelişi Cuma’dan belliydi. Sıvas karşısında alarm veren 3’lü kurgu Londra’da Arsenal’e çarpıldı.Prandelli sezon başında takımı 4-3-2-1 düzeninde kanatsız oynatıyordu.Bu kurguda sağ ve sol açık yoktu.Son iki oyunda ise 3-5-2 düzeninde.Bu kez de sağ ve sol bekleri olmadan.İtalyan hocanın arayışları ve kararsızlığı takımı bu noktaya kadar getirdi.Tabi bunda hocayı yalnızlığa iten yönetim ve irade boşluğunu da unutmamak gerek.

Artık top çizgiyi Galatasaray için geçmiyor. Sıkıntılar hasıraltına sığmıyor.Tıkır tıkır işleyen, adım adım 4. yıldıza giden bir oluşumu; kendi ayağına kurşun sıkarak; adeta sabote eden anlayış ise destekçilerini birer birer yitiriyor.

YORUM YAZ