MENÜ

Şiir gibi

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Nefesleri kesen Endülüs zaferinden sonra bile, otelde odalarına çekilecek kadar sindirmişlik hakimdi bu çocuklarda.. En küçük bir abartı, densizlik, seviyesizlik ve hazımsızlık yaşamamışlardı. Dönüş uçağında da yine gururlu, vakur ve sessizdiler.
Gerçek kapasitelerini test etmişler ve iyice kenetlenmişlerdi. Zico, zorunlu iki değişiklik dışında aynı kadroyu sahaya sürerek onları alkışlatmak niyetindeydi. Onlar da kaldıkları yerden, aynı hızla, aynı motivasyonla ve aynı takımdaşlık ruhuyla devam ettiler.
Gollerdeki renk, âhenk, asist, vuruş estetiği ve zerafet, doyumsuz bir ziyafetti. Uğur’un öldürücü deparları, Kejo’nun parmak ısırtan gayreti, Alex’in felç eden dehâsı, Deivid’in çaresiz bırakan hızlı pas trafiği... Bunlara bir de saha içindeki makine düzeni ve uyumu eklenince, Vural’ın takımı erken havlu attı.
Bir yanda Zico duruluğu ve sükuneti, diğer yanda Yılmaz Vural’ın replikleri bile ezberlenmiş agresif ama gülünç akrobasisi. Ve bir diğer yanda da, geldiği günden beri Zico’ya, Vural’ı örnek gösteren pişkin kalemşörler.
Bu maç her şeyin ötesinde bir kucaklaşma, helalleşme ve kenetlenme maçıydı. Taraftar Zico’yu ilk kez samimi bir şekilde bağrına bastı. Fenerbahçe bu futbol çıtasını aşağıya düşürmezse, bu moralle çok zor durdurulur.

YORUM YAZ