MENÜ

270 dakika

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Başlık aslında her şeyi anlatıyor. Moskova sadece 3 maç, yani 270 dakika uzakta. Bu boş bir hayal değil, çırılçıplak bir gerçek. Çünkü futbolda hiçbir sonuç mucize ya da sürpriz değildir. Oranları değişse bile her maç için sadece 3 ihtimal vardır; galibiyet, yenilgi ve beraberlik.
Sahada futbolun doğrularını daha iyi yapan, daha iyi yardımlaşan, daha çok mücadele eden, takım olmanın gereklerini daha çok yerine getiren istediğini alır. Arada tecrübe ve şans faktörünü de atlamamak gerek. Yenilmeyecek takım yoktur. Her takım her takımı alt edebilir. Zaten futbol da bu yüzden güzeldir. Umutsuzluğa asla yer vermeyen yüzüyle kitleleri peşinden sürükler. Rakibi olabildiğince ciddiye almak başka, kafanda abartıp öcüleştirmek başka. Kendine güvenmek başka, rakibi küçümsemek başka. Çünkü maçı bonservis bedelleri, formalar, unvanlar ve istatistikler değil, sahadaki futbolcular oynuyor. Başlama düdüğü çaldığında sahadaki herkes eşitleniyor. Futbol ukalalığı ve laubaliliği kaldırmaz. Tarih bunu yapanlara attığı tokatlarla doludur.
Fenerbahçe, bu seneki Şampiyonlar Ligi serüveninde tarihinin ilklerini yaşıyor. Bir yandan bazı futbol bilmişlerine ders verirken, bir yandan da ders alması gereken bir yığın akla zarar hatalar yapıyor. Kendini mağlup duruma düşürüp, geriden gelip skoru lehine çeviriyor. Hatalarını, şanssızlıklarını, sakatlıklarını, eksiklerini aşıp kendini yenmeyi de öğreniyor. Tıpkı ıslıkları, yuhları, homurtuları yenmeyi öğrendiği gibi. Yani hâlâ biriktiriyor.
En iyi zamanında en formda ya da en tecrübeli oyuncuları uzun süre sakatlanıyor. Ancak takım onları aramıyor. Yerine giren görevini yapıyor. Bu takımda aylardır Appiah yok mesela; hani olmazsa olmaz zannedilen adam. Formunun zirvesine tırmanmış Deniz yok aylardır. Tecrübe abidesi Carlos yok. Mesela Gökhan Gönül kulübeden gelip devrim yapmıştı, şimdi bayrak Kazım’da. Kezman aylarca oynamadı, Semih kulübeden gelip gol krallığında zirveye yerleşti. Volkan ve Deivid ne kâbusları atlatıp kader adamı oldu. Serdar kaç ay sahalardan uzak kaldı. Bütün bunlar gerçek bir takım olabilmenin göstergeleri. Ancak hâlâ aşılması gereken, detaylarda gizli mesafeler var. Takıma giremeyen futbolcular, kafalarındaki ‘yedek’ kavramını yok etmeyi başardığında, Süper Lig’deki tüm rakiplere en az Chelsea kadar saygı duymak gelenek haline geldiğinde olgunlaşma süreci tamamlanacak. Şimdi en az Chelsea rövanşı kadar önemli bir Kayseri maçı bekliyor Fenerbahçe’yi. Fiyakayı bozdurmamak lazım!

YORUM YAZ