MENÜ

Okan Koç! Tarık'ı unutma!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

İnsanı hem aciz kılan, hem de içinde taşıdığı umudun sürekli canlı kalmasını sağlayan, kendi yazgısını mutlak surette kontrol altına alamayışıdır. Ne var ki, insan iç ve dış dinanmiklerin birlikte belirlediği yazgısını kontrol altına alamayabilir ama yaşamının belli dönemlerinde yaptığı hamleler, verdiği kararlarla değiştirebilir. Kendi hayatının efendisi olarak. Ancak bu o kadar kolay değildir, elbette. Akıl, zeka, bilgi, öngörü, vizyon gerekir, insanın kendi hayatına sahip olabilmesi için. Bizim gibi geleneksel değerlerin hakim olduğu kaderci toplumlarda yetişen bireyler için ise durum daha da karmaşıktır. Akıl ve bilimden çok geleneklerin, hurafelerin, törelerin hüküm sürdüğü toplumlarda insanın çevresine örülen kalın duvarları ve kendini aşması pek mümkün değildir. Yeterli eğitimle donatılamadığı, donatılsa bile sahip olduğu bilgiyi doğru kullanamadığı için... Meslekleri ile eğitimlerini birlikte yürütme imkanı olmayan futbolcular, bu konuda en talihsiz kesimdir. Bunun üstüne bir de insani altyapı eksikliğini eklerseniz, bir futbolcunun bırakın kendi hayatının efendisi olabilmesini, başkalarının kölesi olması kaçınılmazdır. Futbolcuyu adeta kapatarak kendi oyuncağı haline getiren bu başkaları, kah menacer, kah antrenör, kah yönetici, kah eş - dost - arkadaş - ahbap kimliğinde karşımıza çıkmaktadır. Futbol dünyamızdaki sömürü mekanizması yıllardır bu şekilde işlemekte, yüzlerce yıldız futbolcu adayı da bu mekanizmanın çarkları arasında unufak olmaktadır. Bu futbolcuların son örneği Beşiktaş’tan Galatasaray’a geçen Okan Koç’tur. Ancak o, diğerlerine nazaran biraz daha şanslıdır. Zira ikinci hayatı yaşayabileceği bir ortama kapağı atmış durumdadır. İtiraf etmeliyim ki, Okan Koç, Okan Buruk’tan sonra beni heyecanlandıran ikinci futbolcudur. Ne yazık ki, yukarıda saydığım nedenler, kendi hataları, yanlış yönlendirmeler sonucu, bugün dünya çapında bir yıldız olabilecekken, boşa geçen yıllarını telafi edebilmek için Florya’da yeniden doğmaya hazırlanıyor. Verdiği demeçler yaşadıklardından ders aldığı yolunda. Umarım öyledir. Zira Galatasaray onun son şansıdır. Bu şansı değerlendiremediği takdirde, bir zamanlar İstanbul’u ayağa kaldıran Tarık Daşgün’ün kaderi onu bekliyor. Tarık gibi ansızın kayıverip boşlukta kaybolan bir yıldız olmak mı, yoksa Türk futboluna adını altın harflerle yazdıran bir fenomen olmak mı? Karar kendisinin... İşe bir devrim yaparak kendi hayatına sahip çıkarak başlarsa, yolu zaten yarılamış olacaktır. Aksi takdirde...

YORUM YAZ