MENÜ

Ezeli rakipleri yakan ateş topu: Merve

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Acı ateştir; düşer yüreğimize, kor akkor yapar. Acı zehirdir; ruhumuzu ve bedenimizi kaskatı keser. Acı sistir; çöker ömrümüze, gündüzümüzü geceye çevirir. Acı iksirdir; bizi zamanından önce büyütür, olgunlaştırır. Ve acı harçtır; insanları, toplumları birbirine yaklaştırır, kaynaştırır.
Acıyı tatmadan önce kin, nefret, öfke, düşmanlık, ihtiras gibi her türlü yıkıcı duyguların esiri oluruz. İnsanlıktan çıkarız. Birbirimizi yok etmek için elimizden geleni ardına koymayız. Hayat denen o ince kırmızı hattın üzerinde bilinmezliğe doğru dolu dizgin koşarken, birbirimize tuzaklar kurarız, çelmeler takarız. Galibi olmayacak bir yarışın içinde olduğumuzu hiç bir zaman farketmeyiz. Yaşama dair bize sunulan her şeyin gelip geçici bir heves, bir avuntu, bir haz olduğunu bilmeyiz. Sahip olduklarımızın bir gün elimizden alınacağını göremeyiz. Fenalıklar yapmayı sürdürürüz. Zalim yönümüz, alim yönümüzü boğmaya devam eder. Ve biz buna izin veririz. Bir gün bir parçamızı kaybedene kadar devam eder bu manasız çekişmeler. Bir yakınımızı, bir sevdiğimizi, sağlığımızı, geleceğimizi... Her ne olursa olsun, bizleri tarifsiz bir acıya boğacak olan kayıplarımızdır, bizlere hayatın ne kadar boş ve anlamsız olduğunu hatırlatacak olan...
Fenerbahçe ve Galatasaray
birbirinin varlık nedenidir

ABD’de geçirdiği bir trafik kazasında ağır yaralanarak kaldırıldığı hastanede yaşam savaşı verirken doktorların ihmali sonucu dalından koparılan gül kızımız, milli yüzücümüz Merve Terzioğlu’nun yaşattığı acı da işte böylesi bir etki yarattı, sırasıyla formalarını giydiği iki ezeli rakip üzerinde. Nicedir, ezeli rekabeti ezeli düşmanlığa çevirmeyi başaran Fenerbahçe ve Galatasaray camialarının katılaşmış yüreğine bir ateş topu gibi düştü Merve kızın trajik ölümü... Her iki kulübü de sarstı, silkeledi. Kendilerine getirdi. Aslında ne kadar iç içe geçtiklerini, birbirlerinin varlık nedeni olduklarını beyinlerine nakşetti. Bir araya geldiler. Kenetlendiler. Acılarını birlikte yaşadılar. Birlikte ağladılar. Birlikte yandılar. Birlikte sustular. Merve’nin başında kol kola nöbet tuttular. Tabutunu beraberce omuzladılar. Mezarına aynı küreklerle topluca toprak attılar. Onu sonsuz yolculuğuna uğurlarken omuz omuza saf tuttular.
Düşmanlıkların bitmesi
için Merveler mi ölmeli?

Neden, diye haykırmak geliyor içimden. Neden? Birbirimize yakınlaşmamız, birbirimizi anlamamız için, içimizden birilerinin bedel mi ödemesi gerekiyor? Düşmanlıkları sona erdirmek için bir parçamızı diyet olarak koparıp, yere mi atmamız lazım? Biz bu ülkenin, bu toprağın, bu bayrağın insanları değil miyiz? Bir sportif rekabet böylesine öldürücü mü yaşanmalı? Birimiz olmadan, diğerimizin bir önemi olur mu? Birimizi yaşatmadan, diğerimiz yaşayabilir mi?
Neyse, sözlerimizi noktalamadan önce, kızını önce Galatasaray’a sporcu olarak veren, ardında da cennete huri olarak gönderen Fenerbahçeli baba Murat Terzioğlu’nun sözlerine kulak verelim: “Kızım melek gibi bir kızdı. Ömrü kısa oldu ama ölümü iki camiayı birleştirdi. İnsan ömrü nedir ki? İki ezan arasında bir nefes.”
Her ölüm erken ölümdür. Her ölüm acıdır, her ölüm kayıptır, her ölüm yıkımdır, her ölüm sonsuz ayrılıktır.
Lakin her ölüm aynı zamanda bir derstir de... Almasını bilenlere!

YORUM YAZ