MENÜ

Canaydın'ın naaşı

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Yeryüzündeki tüm canlılar için tek bir mutlak vardır: Ölüm. Ecel, yaşayanların Tanrı'dan sonraki gerçek efendisidir. Ondan kaçış yoktur. Ne kadar direnirseniz direnin mutlaka sizi bir şekilde teslim alır. O nedenle hayattayken gerçekleştirdiğimiz tüm eylemlerimize ölüm güdüsü yön verir. Bir gün Azrail'in kapımızı çalacağını bildiğimiz için bütün çabamız biraz daha uzun ve anlamlı yaşamak üzerinedir. Yaşarken arz yuvarlağında ne kadar derin izler bırakırsak, ölümümüz de o kadar manalı olur. Hatta bazı durumlarda hayattayken yapamadıklarınızı ölümünüzle gerçekleştirirsiniz. Ölüm kainatın en ürkütücü fenomendir; lakin bu gibi durumlara 'güzel ölüm' derler. Ölüm güzel olur mu? Bazen oluyor. Güzel insanların ölümü de güzel oluyor. Tıpkı hayatları gibi.

Özhan Canaydın'ın vefatı ve cenaze töreni bu açıdan herkes için bir ders niteliğindeydi. Özhan Bey'in son yolculuğu, nasıl yaşanması ve bu dünyanın nasıl terk edilmesi gerektiğini beynimize bir kez daha nakşetti. Nicedir unuttuğumuz, hayatımızdan çıkardığımız dostluk, dayanışma, birlik, beraberlik gibi hasletleri bizlere yeniden hatırlattı Özhan Canaydın. Yokluğu karşısında hissettiğimiz ortak acımızla Özhan Bey'in naaşı etrafında bir hale olduk ve yüreğimizi sarmalayan o ince sızıyla onu ebediyete uğurladık.

Peki Özhan Başkan'ın ilkelerinden, yaşam tarzından ders çıkardık mı? Çıkaracak mıyız? Onun centilmenliği, beyefendiliği, birleştiriciliği bundan sonraki nesillere de bayrak olacak mı? Ben pek ümitli değilim. Bunun için de geçerli nedenlerim var. Bugün yapılacak kongre sürecinde yaşananlar, gerçekten de başlı başına umut kırıcı gelişmeler. Her şeyden önce Galatasaray'ın, tarihinin en kritik ve bölünmüş kongresini yaşayacağını söylemeliyim. Bu kongrenin Galatasaray'ın geleceğini inşa etmekten çok, bir hesaplaşma alanı olacağını düşünüyorum. Özhan Bey'in adına hareket ettiklerini ilan ederek ortaya çıkanların, merhumun naaşını daha fabrika bahçesindeyken ailesine rağmen nasıl sahiplenmeye çalıştıklarını ve bunun için hır gür çıkardıklarını hesaba katarsak, konunun vahameti kendiliğinden anlaşılır. Bu sahiplenme dürtüsünün ve Canaydın'ın istismarının kongre boyunca da artarak devam edeceği su götürmez bir gerçek. Beyin kortekslerinin sadece 'entrika'ya ilgili bölümünü çalıştıran bu kafatasçı kesimin, bazı Galatasaray muhabirlerini tehdit etmesi, çeşitli kişi ve gruplarla koltuk pazarlıkları yapması ise zaten kendilerinden beklenen bir yöntem. Endişelenmekte haklılar! Kaybederlerse Galatasaray'ı bundan böyle sonsuza kadar kaybedecekler. Galatasaray küçük bir zümrenin oyuncağı olmaktan çıkacak.

Hiç kuşkum yok. Özhan Bey'in naaşı kongre salonuna da kurulacak. Kimileri onu kullanacak, istismar edecek, kimileri de anısı önünde saygıyla eğilerek Galatasaray'ın geleceği için sandığa gidecek. Aklı selim ve sağduyulu Galatasaraylı'nın rengi bellidir. Ve Galatasaray'da tarih boyunca hep sağduyu kazanmıştır. Yine öyle olacak.

YORUM YAZ