MENÜ

Şahane ama şanssız

Abone Ol Google News

Son dakikada yürekleri ağızlara getiren De Sanctis'in Olympiakos maçını bir kere yere yatmadan tamamlayıp, en rahat maçını oynayacağını söyleseler kim inanırdı! Trabzon maçının kadrosu, Trabzon maçından iki gömlek iyi futbol oynadı. Sarı Kırmızılılar'da vasatın altında oynayan tek futbolcu yoktu, mükemmeli çoktu. Yalnız şansı yoktu. Bu maçın 6-7 farkla bitmesi gerekirdi.

Kewell'ın Hakan Balta'yı hiç yardımsız bırakmaması, Servet ve Emre'nin geriye yaslanmayıp takımın boyunu kısaltması Galatasaray'ın futbol kalitesini yükseltti. Tempoyu ayarlayan, hamle üstünlüğünü hep elinde tutan bir Galatasaray izlemek ancak takım savunması yapmakla mümkün olurdu. Yaptılar. Hep birlikte savundular, hep bildikte çıktılar. Dengeli oyun Hakan Balta ve Sabri’nin hücuma katkısını da artırdı. Ve net olarak anlaşıldı. Galatasaray kendi dengi takımlarla oynarken iki ön libero kullanacak.

70. dakikaya kadar savunmanın solunda oynayan Hakan Balta hem kestiği hem oyuna soktuğu toplarla gördüğümüz en iyi Hakan olurken, Servet ve Emre maçı sıfır hatayla tamamladı. Dörtlünün sağındaki Sabri başlangıçta tutuk gözükse de mükemmel kanat bindirmeleri yaptı. Fakat savunmada daha dikkatli olmalı ve ayakta kalmalı. 39. dakikada rakibine yatarak yaptığı faul net bir penaltıydı.

Haberin Devamı

Şüphesiz ki en önemli adamlar orta sahanın göbeğindeki hem kesici, hem de oyun kurucular Ayhan ve Meira'ydı. Meira bu performansı ilk Steau maçında gösterse Galatasaray Şampiyonlar Ligindeki ilk maçını önceki gece Lyonla oynamıştı. Mükemmeldi. Çok kritik pozisyonlarda kritik müdahaleler yaptı, top kazandı, olumlu da kullandı. Her maçı aynı özveriyle oynayan Ayhan ise takımın kendisine ayak uydurmasıyla 10 numaralık oynadı. Bastı kazandı, akın yönünü değiştirdi, üçüncü bölgeye gidip ekstra katkı yapmanın yollarını aradı. İkisi de hem rakibin yüzünü döndürmediler hem defanslarını hem forvetlerini mükemmel desteklediler.

Kewell attığı golle geceye damgasını vururken, 4 rakibin içinden çıktığı pozisyonla, yaptırdığı ama hakem tarafından verilmeyen penaltıyla akıllarda kaldı. Çok usta, disiplinli ve en önemlisi karakterli.

Arda dört golle bitirebileceği müsabakayı yalnızca mücadelesinden ötürü alkışlarla tamamladı. Bu kadar mükemmel performansa, bir gol yakışırdı. Çaba bu kadar yüksek olursa ödül de gelecektir. Lincoln ise saat gibi işleyen takımda şanssız diğer adamdı. Golün ortasını yaptı, birinci sınıf paslar attı, direkten dönen iki topuyla sahanın en şanssız adamıydı. Daha ilk pozisyonda rakibe sarı kart gösterten Brezilyalı ile Kewel ve Arda, forvette kim oynarsa kral yapar. Bu üçlüyle oynamak isteyen akıllı santrfor ekstra antrenman yapıp, formayı kapar…

55. dakikada, gol dışında bir futbol müsabakasında görmek istediğimiz her şey vardı. Galatasaray ikinci yarı başlar başlamaz golle bitebilecek 4 pozisyonu kullanamamıştı ama yine basıyordu. Baros rakibi presle çizgide bastırdı. Uzaklaştırılmaya çalışılan topu Arda kaptı. Barosa verdi. Baros çizgiye inen Ayhan’ın önüne yuvarladı. Ayhan rakibini geçip geri kesti Arda’nın vuruşu rakipten, Lincoln’ün vuruşu direkten döndü.

Hep beraber koşan, rakibi boğan, rakip kaleye akıllı paslarla çullanan ve hep birlikte oynayan bir Galatasaray. Buydu beklenen Galatasaray. Şansı da yanında olsa fark daha büyük olurdu ama artık akort bozukluğu bitiyor, takım aynı telden çalıyor. Galatasaray'ı güzel günler bekliyor…

Haberin Devamı
YORUM YAZ