MENÜ

Bu kez adil olsun

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

İyi niyetle yola çıkmış ancak futbol donanımı tam olmayan insanlardan oluşturulan yönetim kurulunun duvara toslayacağı belliydi. Çünkü Levent Bıçakcı dahi, yönetim kurulu üyelerinin çoğunu tanımıyordu. Bu tür büyük sportif organizasyonlarda siyaset-futbol ilişkisini istemesek de, seçilen insanların en azından sporun siyasetini bilmesi gerekirdi. Bilmeyenler, önce içeride birbirlerine girdiler, en güçlü isim Hasan Doğan’ın başkan Bıçakcı’ya verdiği sınırsız destek ile ancak bugüne kadar geldiler... “İstim arkadan gelsin” demişlerdi, gelmedi... Alelacele yapılan MHK listesinin yanlış oluşturulması ve mahkemenin seçimi iptal etmesi ile başlayan sancı, Tahkim Kurulu ile federasyon yönetimi arasındaki çekişme ile bitiş sürecini hızlandırdı. Federasyon yine Hasan Doğan’ın kişisel çabalarıyla futbola giren kaynağın artmasını sağlayacak sponsorluk anlaşmaları yapar ve Anadolu kulüplerinin ciddi gelir artışı yaşamasını sağlayan adımları atarken, 4 büyüklerin “katı” tutumu yüzünden yeni bir sancı daha yaşayacak ve Türk Futbolunun ihtiyacı olan gerçek devrim yarım kalacaktı. Neticede kurulları, planı-projesi önceden hazırlanmamış, başkan tarafından belirlenmemiş bir ekibin, ekip olması da başarılı olması da beklenemezdi. Olamadılar ama yine de iyi niyetle, sorun çözmek için uğraşanlara, çoluk çocuğundan ayırdığı zamanı futbola harcayanlara teşekkür ederiz... Şimdi yapılması gereken öncelikli iş, üniversite mezunu olmayanların, başkan olmalarını engelleyen yasanın değiştirilmesidir. Sayın Mehmet Ali Şahin’in, Haluk Ulusoy’un mu, yoksa Levent Bıçakcı’nın mı daha başarılı bir federasyon başkanı olduğunu açıklamasını da bekliyoruz. Demek ki; 30 yıl futbolun içinde kalmış, 7,5 yıl federasyon başkanlığı yapmış, futbola yaptığı katkılar nedeniyle devlet üstün madalyası almış Ulusoy’un federasyondan uzak kalması ve üniversite mezunu bir başkanın varlığı çözüm olmuyormuş! Federasyonun en önemli artısı gücünü siyasetten aldığı ileri sürülen Hasan Doğan’ın seçimden sonraki net duruşu, futbolu siyasilerin müdahele edemeyeceği bir alan haline getirmeye çalışması; en önemli eksisi de Haluk Ulusoy gibi sosyal bir “lider”e sahip olmayışıdır... * * * Çevrenize iyi bakın... Devlet adamlarının, kulüp başkanlarının, adayların demeçlerine iyi bakın. Kimin kişisel ikbal peşinde olduğunu iyi süzmeye çalışın. Türk futboluna çağ atlatacak projelerin mi tartışıldığına, yoksa hangi milletvekilinin hangi yakınının listeye girmesi için ricacı olduğuna, ya da hangi başkan adayının seçilmek uğruna bu telkinleri kabul edip etmediğine göz atın. Futbolumuzdaki egemen güç olan dört büyüklerin MHK’dan Tahkim Kurulu’na, disiplinden yönetim kuruluna, hangi üyeyi hangi gerekçeyle sokmaya çalıştığına bakın. Adalet ve futbolun gelişimi için değil, yönetimde etkin olmak için, açıkçası çıkar sağlamak için kulis yapanları gözden kaçırmayın ve onlara saygı duymayın. Özerklikten bu yana seçim çarkı hep böyle işledi, bundan sonra böyle işlemesin. Hepsi başarılı birer işadamı olan, çoğu devletle iş yapan, spor adamı olmayıp kazandığı prestijli makam uğruna futbolu harcayanları gözden kaçırmayın. Bu kez eskisi gibi olmasın... Bu kez adil bir seçim olsun. Bu kez kişiler değil, projeler oylansın. Bu kez bir lider adayı önüne konan listeyle değil, kendi oluşturduğu listeyle yarışsın. Bu kez futbol kazansın! Bir kez de o kazansın...

YORUM YAZ