Alkışlar Tanjeviç'e

Önce Enes Kanter’den başlamak istiyorum. Daha 16 yaşında. Yazın U16 Avrupa Şampiyonası’nda 22.9 sayı, 16.5 ribaunt ortalamaları ile kral oldu, 8 maçın hepsinde de double-double yaptı. U18 Şampiyonası’nda da kendisinden büyükler arasında 19.1 sayı, 14.6 ribanut ortalamanın yanı sıra 8 maçın 7’sinde double double yaptı.
Geleceğin büyük yıldız adayı.
Ama daha 16 yaşında bir çocuk.
Tanjeviç onu aldı hiç gözünü kırpmadan, hem de zorluk derecesi yüksek, mutlaka kazanılması gereken bir maçta sahaya sürdü.
7 dakika oynadı, hakkını da verdi.
Büyük oyuncu, büyük maçlarda, küçük yaşlarda oynayarak, sorumluluk verilerek olunuyor.
Tebrikler Tanjeviç.

Maça gelince...
Alba Berlin klasik, alışılagelmiş sıradan bir Alman takımı değil. Zaten oynayan 10 kişiden sadece Haaman Alman. Mcİlroy, Sesay, Wright, Jacobsen hepsi Euroleague tecrübesine sahip.
Jenkins gibi de müthiş bir skorerleri var. Sert bir takım, düzen içinde oynuyorlar. Maçın kolay geçmeyeceği belliydi.
Fenerbahçe, TAU’da olduğu gibi 4 önemli eksikle ve aynı beşle çıktı sahaya. Gözler kenarda oturan Gordan Giricek’i aradı sürekli...
İlk beş tartışılırdı. Mirsad dışında skor atacak kimse yoktu, o görevini fazlasıyla yaptı.
Tanjeviç sürekli oyuncu değiştirdi. Düzgün işleyen tekere çomak sokar gibi gözüktü belki ama maç sonunda tüm oyuncularını diri tuttu.
Nitekim takımın en yaşlı iki oyuncusu Mrsiç’in kritik üçlükleri, Mirsad’ın 40. dakikanın sonunda bile ribaunt kovalaması, çoğu işin doğru yapıldığının bir göstergesiydi.
Savunma da fena değildi. Jenkins’in inanılmaz yüzdeli (11-17) şutları olmasa, 73 sayı bile görmezdi belki Fenerbahçe potasında.
Sonuçta, grupta altına almayı planladığı bir takımı evinde yenerek haftayı karlı kapadı Fenerbahçe, 4 önemli eksiğine rağmen.
Denenen 33 üçlük belki fazlaydı ama eksikler bunun bahanesiydi.