MENÜ

Yorum sizin

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Her ne kadar “büyük hedefler” peşinde olduğunu iddia etse de bu yönetimin, göreve talip olurken “üyenin, taraftarın ruhunu okşayan” vaatleri dışında bir plan ve programının olmadığı çok net biçimde ortaya çıktı. Burada şu teknik direktör seçimine yönelik değerlendirmelerimizde, artı notunu, “E güzel, hiç olmazsa Trabzonspor’u hocasız bırakmadılar!” , eksi notunu da, “Bırakın B’yi hiçbir planları yoktu. Sonunda menajerlerin istediği oldu ve bir teknik direktör bulundu” gerekçesiyle verebiliriz. Şu kaygımızı da buna ekleriz tabi ki: Bir planı programı olmayan Trabzonspor’da transfer çalışmalarını yine menajerler yönlendirecek. Lazaroni’ini ilk günkü performansı iyi: “Bana söz verildi, yıldızlar satılmayacak.” Bu güzel, “yıldız alma vaadiyle gelip, el altından pazarlama” gayretindeki yönetimin elini kolunu bağlar bu açıklama. Bir yıldız satma uğruna, dünyayı dolaşıp, planlarda alfabenin neredeyse son harfine gelindiğinde bulunan bir teknik direktörü zor durumda bırakmazlar sanırız. Zaten “güven anlamında” adamı eksiyle başlattılar. Daha arayışlar başlamadan, ilk gün deseler ki, “Hocamız Lazaroni”. Hiç problem olmayacaktı. Bugün bakış açısı şu: “İyileri olmadı bununla idareÖ” Ya da: “Bula bula bu mu?” İkinci olumlu hareket, Müze gezisi. Kim akıl etmişse iyi etmiş. Müze bir kulübün büyüklüğün göstermesi açısından önemli bir unsur. Görecek ve o zaman, basın toplantısında verdiği, “Bu sezon bütün kupaları alacağız!” sözünün önemini daha iyi anlayacak. Gelelim Lazaroni’nin Fenerbahçe performansına. Rahmet ve saygıyla bir kere daha andığımız İslam Cupi ile futbol bilgisi tartışılmayacak yazar ağabeyimiz Ömer Üründül’ün o dönemde kaleme aldıkları yazılarda çok zıt iki görüş var. www.bordomavi.net’teki arkadaşların arşivden çıkardıkları görüşler özetle şöyle: “Sebastian Lazaroni’nin Brezilya vatandaşlığından öte, o futbol ülkesi ile bir fikir ve kafa bağı yok... Onda ne Didi’nin büyük futbolculuğundan gelen “buluş zenginliği” var, ne de Perraira’nin bir “kadife eldiven” gibi futbolcuyu yumuşak esintilerle masaj ediş mahareti... Lazaroni bir muz eksperi olarak istanbul’da “Rio’lu tuccar gibi” bir satış mağazası açabilir, Türkiye ve Türklere duyduğu hayranlık yüzünden lüks bir apartman katı kiralayıp Brezilya fahri konsolosluğu rolü yapabilir, ama futbolda “teknik direktörlük” yapamaz. Hele Fenerbahçe’de asla... Lazaroni’nin Fenerbahce’ye teknik direktör olusu “top ulemalığından” çok, “sahibinin sesini” çok uzaktan alan bir kulağa sahip oluşundandır.” İslam Çupi... “Sonra Okocha’li Lazaroni donemi basladı. Ayni sisteme devam edildi. İki sakatın dahi yerinin doldurulamadığı, çağdaş forvet tipinin olmadığı dar kadro, Şampiyonlar Ligi’nde en zor grupta neredeyse Manchester United gibi bir devi saf dışı bırakıp, çeyrek finale çıkıyordu. Ayrıca derbilerdeki basarının yanında, dar kadronun Avrupa yorgunluğuna ragmen, takım ligde de ikinci durumdaydı. Ali Şen ‘in affedilmeyecek yanlışıyla Lazaroni gönderildi. Sistem bozulunca üçüncülükle yetinildi.” Ömer Üründül... Yorum sizin.

YORUM YAZ