MENÜ

Önce güven

Abone Ol Google News

Trabzonspor, bordo mavili renklere gönül verenleri umutlandıran-heyecanlandıran transfer harekâtında Gökhan Ünal ile tavan yaptı.
Gelinen nokta, yıllar sonra kombine bilet için satışları heyecanla bekleyen bir kitle oluşturdu. Bu durum söz konu kitleyi, büyük hedefler için yeniden ateşledi. Avni Aker’i rakip takımlar için yıllar sonra “en zor stadyum” konumuna getirme gayretine soktu. Geçen sezonki turuncu tişortlu holigan ile Fenerbahçe maçında gözlemciye küfrederek kulübün bir maç ceza almasına neden olan tiplerin aralarından ayıklanması için eğitim seferberliği benzeri çalışma başlatıldı.
Başkan Şener’in, Asbaşkan Hacısalihoğlu’nun, diğer yöneticilerin, taraftar dernek ve sitelerinin vs kombine kart çağrıları bir yana, Trabzonspor’un duayen yöneticilerinden Kenan İskender’in şu yorumu gelinen noktayı net özetledi. “Yönetim Kurulu özverili bir şekilde transferleri yaptı. Bundan sonra ise iş taraftarlara düşüyor. Kombine bilet kalmamalı.” Son seçimin başkan adayı İbrahim Hacıosmanoğlu, sorumlu yöneticilik anlayışıyla yönetimi yaptığı işler için kutladı.

Haberin Devamı

Bu noktaya nasıl gelindi?
En önemlisi ve tartışmasız olanı tabi ki Şener ve ekibine olan güven. 1994 transfer sezonu kredi kartları oldu. “Kulübün bir kuruşunu dahi kendi paramız gibi harcayacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın” sözünü, “Trabzonspor giderek popülaritesini yitiriyor. Güçlü bir kadro kurmamız için risk almamız gerekiyor. Bunun için kaynak yaratacak temaslarımız var” açıklamasıyla birleştirip güven artırdılar. Yoksa Trabzonspor söz konusu olunca siyasal kimliğini bir kenara bırakıp sportif kimliğiyle sağladığı ilişkilerini Faruk Özak’a kullandırmak mümkün olabilir miydi? Kendisini Selçuk, Giray ve son olarak Gökhan Ünal transferlerinde masaya herhangi bir güç oturtabilir miydi? Örneğin hiçbir sorumluluğu yokken, işini gücünü bırakıp transfer görüşmeleri için ülke ülke, şehir şehir dolaşan eski yönetici Fikret Yavuz ve futbolcu seyredip karar verilmesinde katkıda bulunan Serdar Bali, diğer spor ve teknik adamları oralara kim gönderebilirdi?
Bunun adı tek kelimeyle; güvendir. Önce güven yani...

Haberin Devamı
YORUM YAZ