MENÜ

Kıran kırana

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Zemini karla kaplı, üstelik zaman zaman tipiye dönüşen yağış altında oynanan maçlarda futbol kalitesinin yüksek olmasını beklemek haksızlık olur. Ama futbolcularda kazanma arzusu üst düzeydeyse mücadele keyif verir, dondurucu soğukta tribündekilerin içini ısıtır. Dün Ankara’da böyle oldu, tabiri caizse maç, ‘kıran kırana’ geçti. Gerek kazanan Trabzonspor gerekse daha çok pozisyon bulmasına karşın kaybeden Ankaragücü takımı futbolcularını bu anlamda kutlamak gerek.
Ev sahibi, genel olarak maçın hakimiydi. Rakip kaleye ilk onlar gitti, karambolde Elyasa ve Jaba, mutlak fırsatı değerlendiremezken dakikalar 19’u gösteriyordu. O ana kadar, saha ve iklim koşullarına alışmakla geçti yani. Trabzonspor ise 26. dakikada aynı işi yaptı ama golle sonuçlandırdı. Umut’un golünde, Gökdeniz’in pası kadar Krita’nın ıskasının da katkısı vardı. Bu sahaların futbolcusu olmamasına karşın Yattara da mücadelesiyle oyuna katıldı. Umut’a iki kez “al da at” yaptı ama olmadı.
Trabzonspor’un iyice baskı yediği anlarda Ayman, sahalarımızda ender görülen bir gole imza atınca maçın kaderi belli oldu. Trabzonspor üçte üç yapıyordu. Halbuki o ana kadar Ankaragücü, eşitliği “ha sağladı, ha sağlayacak” gibiydi. Ama futbol bu, atamayana atıyorlardı.
Eğer ortadaysa, yani bir takım diğerine oyununu kabul ettirememişse, hava ve saha koşullarının uygun olmadığı bu tür maçlarda en büyük görev hakeme düşer. Zorluk derecesi onlar için doruk noktasındadır. Dolayısıyla iyi hakemlik bunun üstesinden kalkmayı gerektirir. Cüneyt Çakır bu anlamda 3 kritik pozisyonda tartışılır kararlar verdi. Ayman’a, İbrahim Ege’nin isteğiyle sarı kart gösterdiği pozisyonda faul bile ağırdı. Aynı İbrahim Ege, sarı kartı varken ceza alanında kendini yere bıraktı, ‘devam’ dedi. Sonlara doğru Bebbe’nin düşürülmesi ‘penaltı gibi’ durdu. Üstelik pozisyonundaki Tolga’nın da sarı kartı vardı.

YORUM YAZ