MENÜ

Kazanmak da önemli tabii ki!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

İlk yarının son dakikasında Symzkowiak’ın kişisel becerisiyle Celaleddin’e hazırladığı pozisyon dışında Gençlerbirliği belki de bu sezon kalesinde en rahat 45 dakikayı geçirdi. Buna karşın D’Haene’nin ikisi geri pastan biri de yükselmede zamanlama hatası nedeniyle üç ciddi pozisyon buldu. Rakip markajında bunalmalarına karşın Fatih, Yattara ve Gökdeniz’e bu durumdan kurtulmaya yönelik çabalarındaki yetersizliği Bordo - Mavililer’in mahkumiyetini daha da arttırdığı bu yarı, hafızalarda sadece futbol ve pozisyon fakirliği bıraktı. İkinci yarı Skoko desteğiyle başlayan Kırmızı - Siyahlılar’ın kalesini sadece ikinci kez yaşadığı tehlikede savunma hatası kadar Celaleddin’in ortasında havada adeta asılı kalan Fatih’in vuruşuyla gelen gol, gariptir oyunun seyrini Trabzonspor aleyhine daha da değiştirdi. Çünkü o ana kadar kötü oyuna karşın pek stres yapmayan Bordo-Mavililer’de sanki bir “Üstünlüğü koruma paniği” başladı. Bu durum Gençlerbirliği’nin yüklendiği anlarda geride bıraktığı boşluklardan yararlanma becerisini dahi Trabzonsporlular’a kullandırmadı. Oyuncu değişikliklerindeki tercih sadece skoru korumaya yönelik oldu. Öylesine kötü bir performans gösterilen maçta en akılcı yol da galiba buydu. Çünkü bir yarışın içindeysen kötü de oynasan kazanmalısın. Şenol Güneş de bunu yaptı. Oktay Demiray, faul ve kart tercihleriyle iki takımı da memnun etmese bile direkt skora etki edecek hata yapmadı.

YORUM YAZ