MENÜ

Gerçeğe doğru!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Transferin gecikmesine yönelik tartışmaların gölgesinde kalan 3 etaplı kamp çalışmalarının notu, arzulanan biçimde geçmeyen ilk bölüm yani Gerede dışında “başarılı” diye nitelendirilebilir. Az sayıda oyuncuyla başlanan Gerede Kampı aksi iddia edilse de, bizde açıkçası -teknik direktör de dahil- konsantrasyon sorununun yaşandığı bir çalışma dönemi izlenimi bıraktı. Sonrasında İsviçre Kampı’nın Egerkingen etabında genel olarak maç ağırlıklı bir program uygulandı ve bu ülkenin prestijli turnuvalarından Uhrencup’da şampiyon olunarak bir moral doping sağlandı. Son etap ise Thun şehrine bağlı Spiez Kasabası’nda tamamlandı. Şampiyonlar Ligi’nde Trabzonspor gibi ön eleme oynayacak Thun maçında eksik kadro, yorgunluk ve biraz da ciddiyetsizliğin neden olduğu skorun yarattığı şokun ardından bir hafta süren kampın bu bölümünde Şenol Güneş, tempoyu aşırı sıcağa karşın yükseltti. Zayıf bir takım görüntüsü veren Katar Milli Takımı’na karşı 5 önemli eksikle ve santraforsuz kadroyla alınan galibiyet, oyun vasat olsa da, skoru ve mükemmel golleriyle kampın finalinin yüksek moralle yapılmasını sağladı. İsviçre kampı başarılıydı Hüseyin’in belinde, Fatih’in de ameliyatının yanı sıra kasıklarındaki ağrı nedeniyle otelde havuz, bisiklet ve ağırlık çalışmalarıyla geçirdiği İsviçre Kampı’nın havasını Gerede’dekiyle kıyaslamak haksızlık olur. Burada Bordo-Mavililer’in geçekten de çok iyi bir çalışma dönemi geçirdikleri net biçimde söylenebilir. Sona eren kampla birlikte artık deneme sınavları -Dinamo Batum ile oynanacak açılış maçı dışında- geride kaldı. Gerçek sınavların yaklaştığı şu dönemde Trabzonspor’un iskelet kadrosu belli. Geçen sezonun bitiminde ortak kanı, “Bu kadroya direk katılabilecek 3 oyuncu çok şeyi değiştirebilir” şeklindeydi. Tolga gittiği için bu sayı 4’e çıktı. Petkovic sonrası bir kaleci -ki yeni katılım diye nitelendirilebilecek Tolga da beklenen patlamayı yapacak gibi gözüküyor, Jefferson’la bu sayının iki olması ciddi avantaj-, hazırlık maçlarındaki savunma performansı gösterdi ki; en az iki stoper -Fabian Eller geldi, bir iyi stopere daha 3 önemli kulvardaki yarış için gereksinme var- bir de forvet ve ayrıca sakatlıklar-cezalılar gibi aksiliklerin yaşanacağı döneme yönelik güçlü bir ya da iki alternatif isim. Ancak alternatiflerden vazgeçtik, acil takviyelerde bile yaşanan gecikmelerin yarattığı ciddi sıkıntılar, önümüzdeki günlere damgasını vurabilir. Gecikmenin bedeli Bu kurumun idari ve teknik sorumluları, geçen yıl kapısından dönülen Şampiyonlar Ligi’ne yönelik beklentileri büyütecek takviyelerin sözünü o kadar iddialı vermemiş olsalardı; bugün başarılı geçtiğini düşündüğümüz İsviçre Kampı, bu konudaki gecikmişliğin ve -maalesef- yetersizliğin gölgesinde kalmayacaktı. Biz de böylece, görüş ve düşüncelerine önem verdiğimiz bazı dostlarımızın, “Felaket habercisi!” ve “İsviçre’den Türkiye’ye bir güvensizlik pompalama!” gibi sitemlerine muhatap olmayacaktık.-çoğunluk yetersizliğe tepkinin dozunun düşük olduğundan yakındılar ya; neyse!- İşin kötüsü bu gecikmişlik yapılan bunca araştırmalara, izlenen onca maçlara ve gönderilen heyetlere karşın gelinen noktada, teknik direktöre, “ben izlemedim, bakacağız!” türünden açıklamalar yaptırarak kafalarda soru işaretleri bırakmıştır. Zaten kaygımız da bu değil miydi? “A planı olmadı, B planı uygulanamadı, C planı devreye sokuldu” türünden haberlerin gelecek futbolculara karşı bir güven bunalımı yaratacağına dair endişelerdi dile getirmeye çalıştıklarımız. Bu olumsuzluğa neden olanların, -Aktuğ ve Güneş başta olmak üzere- gelinen noktadaki pozisyonlarını mutlaka ama transferdeki gibi gecikmeden gözden geçirerek bir özeleştiri yapmalarında yarar olduğunu düşünüyoruz.

YORUM YAZ