MENÜ

Damga Darbe

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Misimoviç-Dzeko ikilisini, birer gol attıkları Trabzonspor-Wolfsburg maçında izlemiş, “Ne ikili ama...” demiştik. Son milli maçlarında gol olup yağdılar, Estonya kalesine. Notlarımıza baktık: “Aaa, yine onlar!”
Dün akşamki maç öncesi kafamıza takıldılar yine, takıldıklarıyla da kalmadılar. Biri acemi diğeri savruk iki stoperle diyalogları “kedi-fare” işine benzedi. Bir ölü top, biri orta diğeri kafa vuruşu yaptı. İyi oynarken yedik golü. Sonra bir süre bocaladık, tekrar topa, dolayısıyla maça hükmetmeye başlayınca, fırsatlar da ardı sıra geldi. İyi santraforlarımız her nedense düşünülmezken, Mevlüt önceki maçlarına nazire yaparcasına fırsat üstüne fırsat kaçırdı, 17 yaşında kendi takımında şans bulamayan gencimiz, “Türk Futboluna Damga Vurma” gibi aykırılık gayretkeşlik çabalarının ürünü olarak sürüldüğü sahadan, kolu çıkık ayrıldı. Durum böyle olunca, takımımızın gol atamayacağını gören Bosna Hersek, bırakın Süper’i, bir alt ligimizde bile mücadele edemeyecek savunmalarıyla, bu işi kendileri gördüler. Öyle ki bu savunma Mevlüt’ün galibiyet golünde bile Hasagiç’i 3 Türk’le baş başa bırakmıştı.
Çok kolay bir rakibe, üstelik daha işin başında ikinci büyük kaybı verdirme olasılığı doğuran ancak ucuz atlatılan “damga vurma amaçlı” bu uygulamalar, neyse ki “darbeye” dönüşmedi. Ama kafa karıştırmaktan da geri kalmadı. Beşiktaş’taki değişim, “yüksek rakımlı” teselli telefonları ve Galatasaray’daki operasyon “hocalar düzeyinde” Milli Takım’a nasıl yansır ya da yansır mı göreceğiz. Hocaefendi kokulu işler bunlar!

YORUM YAZ