MENÜ

Bir araştırma, bir yorum!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Hürriyet’ten Sıddık Turgut, 2008-09 Futbol Sezonu’nun ara verilmeden önce oynanan 16 maçındaki hakem hatalarını mercek altına aldı. Karşılaşmaları tek tek inceledi, hakem otoritelerinin ve kamuoyunun genel olarak ortak kanıya vardığı yanlış kararlar sonucu oluşan puan kaybı ve artılarını belirledi.

Buna göre; Trabzonspor’un 16 maçlık periyodu 5 puan farkla lider kapayacağı sonucuna ulaşılan araştırmada, en fazla zarara uğrayan takımların Eskişehirspor ve Gençlerbirliği, bu hatalardan en karlı çıkan takımların başında ise Sivasspor’un geldiği saptandı. Zira bu süreci lider tamamlayan Yiğidolar, hakem hatalarından kaynaklanan 4 puanları olmasa 5. olacaklardı. İlginç bir ayrıntı daha; İlk 6’da puan kaybına uğrayan tek takım Trabzonspor, artı puanı olmayan tek takım Fenerbahçe. Bu işten Sivasspor 4, Ankaraspor 2, Galatasaray da bir puan karlı çıkmış.
Bilindiği gibi hakem hataları nedeniyle canı yanan takımlardan Trabzonspor’un yanı sıra Eskişehirspor taraftarları da Federasyon önünde protesto eylemi yaptı.

Hakemlerin kasıtlı olarak birilerini özellikle mağdur ettiklerini düşünenlerden asla değiliz. Ancak bu iyi niyetli görüşümüz, “bazılarının, bazı kulüplere karşı” her nedense daha toleranslı davrandıkları yolundaki kaygılarımızı değiştirmeye yetmiyor.
Hakem hatalarından kaynaklanan puan kayıp ve artılarının sadece zirvede değil, puan cetvelinin alt sıralarında da ciddi bir sıralama değişikliğine neden olduğu, araştırmadan çıkan sonuçları genel olarak herkesin onayladığı, üstelik bazı kulüplerin yetersiz bile bulduğu bu ortamda yadırgadığımız bir nokta da Oğuz Sarvan’ın açıklamaları. Hakan Can ile sohbetinde Sarvan; “Hakemlerime güveniyorum, federasyona güveniyorum, hakemler bize güveniyor.” diyor. Peki Sayın Sarvan’ın, hakemlerine güvenini beyan etmek zorunda olduğunu kabul etsek de, “Hakemlerimizin eğitimi de kural bilgisi de tam. Hatalar ortamdan kaynaklandı, tek bir telkin olmadı” şeklindeki sözlerini nasıl yorumlayacağız? Bir de telkin olsaydı bari! Hele hele, “Hakem üzerindeki en büyük baskı ne kulüp, ne taraftar, en büyük baskı medya baskısıdır. Başka bir şey değil. Tansiyonu yükselten kulüpler değil medya.” diyerek, “topu taca atmasına” ne buyrulur?
Yaygın bir özdeyiştir: “Et kokarsa tuz var, tuz kokarsa?”

YORUM YAZ