MENÜ

Tas-hamam aynı

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Lig aralarının tehlikeli yanı, herşeyin birkaç haftada değişeceğine inanmanızı sağlamasıdır. Mesela bu beklenti bu sefer Fenerbahçe üzerinde daha yüksekti. Oysa seçenekler belli. Guiza’nın çırpınışları ve sonuçta topa vuracak zihin ve fizik dikkatini sağlayamayışı belli. Ama takımın bireysel form durumunun yükseldiği, Deivid’in sağ kanattaki en verimli adam olduğu da belli. İkinci yarı başlarken Aragones’in az da olsa seçeneklerinin artacağı da...
Fenerbahçe’nin devre arasında ne olduğu ve olamadığı bir soru. Ama Türk futbolunda neredeyse hiçbir değişiklik olmadığı da sorun. Antalya’da kümelenen Türk futbolu, adına düzenlenen paneller, tartışmalar, gönül almalar, hazırlanan savunmalarla amacına ulaştı mı? Ne hakemlerin kulüpler ile biraraya gelişinde, ne hakemlerin basınla yaptığı toplantıda samimiyet vardı. Arada duyduğumuz cümleler ise ürkütücüydü. Antalya’daki hava yapmacık, doğallıktan uzaktı. Hep birşeyin hesabı içinde olanların yaydığı gerginlikler ve sevimsizliklerle doluydu. Futbolcu-hakem-teknik direktör-kulüp yöneticileri-medya arasındaki mesafe yine kayboldu.
Çalıştırıcı Gelişim Kongresi’nde bir tarafta fildişi kulede, lordlar kamarasında oturan asilzadeler, diğer tarafta bu tekelin kendisine asla şans tanımayacağına inandığı için bezmişler vardı. Orada bulunmayı eziyet, külfet olarak görmek durumuna düşürülenler.
Medya, federasyon ve yan kuruluşlar içinde futbolu kendi hakimiyetine alan grupçuklar ve güç odaklarının, onu tabandan uzaklaştırıp oyuncağı haline çevirenlerin merkez üssü gibiydi.
MHK medya ve kamuoyuna karşı kendisini yine zayıf düşürerek aldığı kararı yine değiştirdi. Pazartesi atamalarından vazgeçti. Türkiye Kupası’nda grupta karşılaşanlar yine birbiriyle eşleşti! Resmi yayıncı kuruluş Türk futbolunu şekillendirmekten vazgeçmediğini gösterdi. Yayın hakları, bahis, sponsor, herşeyin tek elde oluşunun ne getirdiği ve götürdüğünün yine tartışılamayacağı belli oldu.
Milli duyguları sömürerek yaptıklarını haklı kılmaya çalışan, baskı kuran, sömüren başarı modelinin diktasının devam edeceği de anlaşıldı.
Yukarıdaki sıkıntıların sadece hedefi olsa da olmasa da kulluk etmek yerine kendi işine bakan, başkaldıranların sayısı arttıkça azalacağı ispatlandı. Sağlıklı bir ikinci yarının ancak tepede fazla takım kaldığı müddetçe devam edebileceği de...

YORUM YAZ