MENÜ

Olabiliyormuş

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

İtalya karşısında Abidal’in Gallas ile stopere yerleştiğini görünce “Elveda Domenech” dedik. Ceza turnuvası gibi Euro 2008. Donadoni’ye de feci tokat inebilirdi, ama en negatif düşünceli takım Romanya, eski usül şans ve dualarla aradan sıyrılamadı. İtalya akıllandı. Neyse ki! Takıntılardan kurtulamayan, takımlarını değiştirme riskini göze alamayan, yeni isimleri tek maçta kenara çekip tekrar eskiye sığınmaya kalkan Domenech gibi, rakip azıcık şöhretli olunca oyununu bozup geride beklemeyi düşünen Lagerbeck gibi teknik direktörlerle yüzleşiyoruz. Bilic ve Van Basten gibi radikal ve inandığından vazgeçmeyenlerle. Domenech, ilk 11 üzerindeki kararsızlıklarıyla Fatih Terim gibiydi. Ama o bu işi 10 gün içinde 3 maçta yapmaya kalkınca durumu kurtaramadı.
Hollanda, 2 senelik çizgisini takip edenler için favori değildi. Ben de dahil. Hala da fazla mükemmel gidiyor olmaları, geri dörtlülerindeki sorunlar engel. Ama teşekkür ediyorum. İkinci büyük maça geride bekleyerek başlamaktansa aynı arzu ile ağırlıklarını koydular.
Rusya gibi mütevazı takımlardan Avusturya gibi vasat takımlara kadar kazanmak isteyenler, yatarak ekmek tırtıklayanlara meydan okudu. Tempo yaparak, bırakmayarak. Yunanistan hücumu deneyeyim dedi, bünyeye tersti, beceremedi.
Her takımın iyi veya kötü oyun karakteri var. En ne yaptığı bilinmeyen, kendisi de anlayamayan ülke hala Türkiye. Portekiz karşısında da Fatih Terim’in kafa karışıklıklarını yansıttık. Yani hem Yunanistan, hem Portekiz olmaya çalışıp hiçbir şey olamayan.
Yorumcularımız ‘güzel futbol, oynamak isteyen’ kelimeleriyle yüceltiyor Euro 2008’i. Oysa Türkiye içinde hep diğer tarafı tutuyorlar. Yıllardır birkaç teknik direktöre yapışarak sistem ezberleri yaptılar: Pivot santrfor, uzun top, rakibi boz, orta alanı kalabalık tut, rakibin büyükse forveti çıkar geriye yat-sinsilik yapıp al kaç, Alexgillere artık yer yok, düz fizikli ama teknik olmayanları koy, boyun kısaysa yandın, teknik futbolcu ve latinlerle modern futbol oynanmaz, vs. Propagandaların sonucu yaratıcı düşünmek için kendini zorlamayan teknik direktörler, hücum vasıfları gittikçe köreltilen futbolcularla dolu anti-futbol takımlarının ligi Türkiye ligi.
Euro 2008 biraz da inandığı için risk alan ve cesareti olanların turnuvası (yani Türkiye’de öğretilenin ve yorumcuların savunduğunun tam zıttı). Devam eder mi bilmiyorum. Ama bu felsefeyi 2 yıldır Fenerbahçe’de hayata geçiren Zico’nun ve oyuncularının, futbol adına ne vefalı ve zor iş yaptığı anlaşılmış mıdır? Onu başta, herkesin bu takımı şampiyon yapabileceğine inanan Fenerbahçelilere sormak lazım.

YORUM YAZ