MENÜ

Talisca'da ‘politik' karar!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Dünkü yazımda “Hukuk Müşavirliği, Talisca’yı PFDK’ya sevk ederse, bu karar hukuki değil ‘politik’ olur” demiştim. Çünkü talimatlarımız çok net: “Hakemin görüş alanında olan ve hakemin görüp değerlendirdiği olaylarda disiplin kurulları işlem yapamaz” İmkânı olanlar o pozisyonu tekrar izlesinler... Olayın olduğu yere Aydınus yakın ve olaya hâkim. Pozisyonu izliyor. Hatta top o bölgeden uzaklaşırken, iki oyuncu arasındaki kontağın farkında ve başını çevirerek iki oyuncuyu kontrol ediyor. “O mesafeden o parmağı göremez” diyenler de olabilir. Konumu gereği görememişse de bu hakemin sorunudur. Alınan bu kararla, TFF Hukuk Müşavirliği kendisini hakem yerine koymuş; hakemin bakıp da göremediği bir pozisyonda, hakem yerine karar vermiştir. Henüz uygulama başlamamış olsa da; “Video Yardımcı Hakem” görevi üstlenmiştir.

Daha önceki örnekler ne olacak!

Hukuk Müşavirliği geçmişte yaşanan şu iki olayda, tam aksi yönde karar almıştır. 2013-2014 sezonunda, Galatasaray- Karabükspor maçında; LuaLua, yardımcı hakem Muhittin Gürses’e itiraz ederken, Talisca’nın hareketinin aynısını yaptı. Sahada hakemler bunu görmediler. Yayıncı kuruluş kameraların olayı tespit etmesine rağmen, hakemlerin görüş alanında olduğu için LuaLua, Disiplin Kurulu’na sevk edilmedi. Muhittin Gürses, bu olayı mahkemeye taşıdı. Mahkeme bu davranışı hakaret olarak kabul etti ve LuaLua’yı Gürses’e 12.000 TL maddi tazminat ödemeye mahkûm etti. Geçtiğimiz sezon Kasımpaşa-Beşiktaş maçında aynı hareketi Oğuzhan, Tita’ya yaptı. Bu kez de Oğuzhan’ın PFDK’ya sevkine gerek görülmedi.

Hep aynı nakarat!

Ligin boyu iyice kısaldı. Şampiyonluk yarışı son haftaya kadar süreceğe benziyor, düşme hattı biraz daha rahat. 1.Lig’de durum çok daha farklı. Düşenler, çıkanlar, Play-Off’a kalacak olanlar arasında kıyasıya bir yarış var. Sonuç son haftaya kalacak ve bu yarışın içinde belli ki birçok takım yer alacak.

Dolayısıyla, “Birbirini ilgilendiren maçlar aynı saatte başlasın” tartışmaları yine alevlendi. Her sezon aynı tartışmalar olur, nedendir bilinmez bu konuda net bir tavır geliştirilmez. Avrupa’nın 5 büyük liginin durumuna baktım. Bazıları son iki haftayı aynı saatte oynatırken, bazıları sadece son haftanın aynı saatte oynanacağı yönünde planlama yapmış. O ülkelerde de aynı saatte oynanması yönünde ses yükseltenler çoğunlukta.

Kulüplerin baskısına boyun eğip...

TFF tüm bu tartışmaların yaşanacağını bile bile, 33. haftaya kadar olan maç programını açıkladı. Belli ki maçların aynı saatte oynanması fikrine sıcak bakmıyor. Çok değil... Geçen yıl da aynı tartışmalar yaşandı. TFF yetkilileri, son haftaya kadar böyle bir değişikliğe gitmeyeceklerini deklare ettiler. Sonrasında ise kulüplerin baskısına boyun eğip, iki hafta kala programı değiştirerek, birbirini ilgilendiren maçları aynı saate aldılar.

İşte bu işin çözümü!

Bir hususu gerçekten merak ediyorum. Bir maçı, karşısında maç olmadan yayınlamanın getirisi ne kadardır? Yayıncı kuruluş aynı saatte oynanan maçlardan ne kadar maddi zarara uğramaktadır? Bu meblağ; oyuncuların diğer maçın sonucuna göre yaşadığı stres, rehavet ya da özgüven, motivasyon gibi psikolojik unsurların sağladığı haksız rekabeti gözardı edecek kadar büyük bir rakam mıdır? Bu konuda yayıncı kuruluşun dahli varsa; yayın sözleşmesine “Son 4 hafta maçlar aynı gün ve saatte oynanacaktır” diye hüküm koymak çözüm olmaz mı?

YORUM YAZ