MENÜ

Bir sarı kart bir sezona bedel!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Pazartesi sabahı Spor Manşet programında Cem Dizdar’ı takip ederken şöyle bir yorumuna şahit oldum: “Cengiz Ünder, Trabzonspor maçında sahada olsaydı; sahada başka bir oyun, başka bir Başakşehir takımı olurdu. Oyunun şekli değişirdi. Başakşehir rakibine Cengiz’in varlığıyla daha fazla baskı kurabilirdi.” Sanıyorum benim de desteklediğim bu yoruma katılanlar çoğunluktadır. Peki, Cengiz neden sahada yoktu? Çünkü bir önceki hafta Gençlerbirliği maçında gördüğü sarı kartla cezalı duruma düşmüştü. Ve maalesef göğsünde FIFA kokartı taşıyan bir hakeme yakışmayacak bir hata neticesinde o sarı kart çıkmıştı.

Hakeme ceza yok!

Aynı hakem, bir önceki maçında da önemli yanlışlara imza atmışken, Başakşehir-Gençlerbirliği maçına atanmıştı. Cengiz’in canını yakan hakem, bir hafta olsun ceza almamışken, Cengiz’in bir maçlık cezası belki de Başakşehir için bir sezonuna mâl olmuş oldu!

Quaresma neden sahada!

Başakşehir, Trabzon’da çok önemli iki puan bırakırken, Kasımpaşa maçında Quaresma’nın resitalini izledik. Tabir yerindeyse, “Gözlerimizin pasını sildi.” Attı, attırdı... Oynadı, oynattı... Beşiktaş’ın galibiyetinde büyük pay sahibi oldu. Başakşehir en etkili oyuncusundan yoksunken, Beşiktaş’ın en etkili oyuncusu sahadaydı. Bursaspor maçında en koyu Beşiktaşlılar bile Quaresma’nın atılması gerektiği konusunda hemfikirdiler ancak Quaresma atılmamıştı. Q7’yi atmayan hakem iki hafta önce yönettiği Rizespor-Başakşehir maçında da ligin hem altını hem üstünü etkileyen önemli hakem yanlışlarına imza atmasına rağmen, o maça atanmıştı.

Bu kadar olmaz

Yazımın tam bu noktasına gelmişken, Göztepe-Boluspor Play-Off maçına da Bülent Yıldırım’ın atandığını duyunca; “Bu kadar da olmaz!” dedim. Bu kadar aleni, bu kadar net, bu kadar tartışmasız bir hataya imza atan bir hakem dünyanın hiçbir yerinde istisnalar dışında, 10 gün sonra görev almaz, alamaz! Böyle bir atama olmaz! Olamaz! Performansı kötü olan bir hakemi sahaya sürmek, yapılacak yeni bir hataya davetiye çıkarmaktır. Göztepe ve Boluspor takımlarını ciddiye almamaktır.

71 yaşında olmaz

Talimatlar, 65 yaşını dolduran bir gözlemciye, “Sen bir maçı sağlıklı olarak izleyemezsin, gözlemcilik, mentörlük yapamazsın!” derken; 71 yaşındaki birine Türk hakemliğini yönetebilirsin diye her türlü yetkiyi vermiştir. Ama ne olursa olsun, MHK başkanlığı artık Yusuf Namoğlu’nun keyfine göre hareket edeceği bir makam olmamalıdır. Metin Tokat ve Erol Ersoy’un keyif mekânı olmamalıdır. Bedri Dölkeleş ve Kadir Tozlu’nun egolarına teslim edilecek yer olmamalıdır. O koltuklar Türk hakemliğinin layıkıyla yönetilmesi için, kurul üyelerine emanet edilmiş koltuklardır. Türk insanıyla, Türk hakemiyle dalga geçilecek makamlar değildir. Birinin artık bu gidişata dur demesi gerekmektedir!

YORUM YAZ