MENÜ

Aboubakar'ın kırmızısı

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bu hafta Aboubakar’ın kırmızı kartı çok fazla tartışma konusu oldu. Doğru diyenler de vardı, benim gibi yanlış diyenler de. Olayı netleştirmek için bize yol gösterecek yegâne kaynak Futbol Oyun Kuralları kitabıdır.
Kitapta aynen şöyle yazıyor: “Bir oyuncu, kalecinin topu elinden çıkarmasına engel olursa veya topu elinden çıkartırken topa vurur ya da vurmaya teşebbüs ederse, aleyhine bir endirekt serbest vuruş verilir.”
Kitapta ifadeler çok net. Eğer bir oyuncu yukarıdaki bu ihlali yapıyorsa, kart verilir demiyor, sadece “Endirekt serbest vuruş verilir” diyor.
Sarı kart için daha fazlası gerekir. Nedir bunlar?
1-Aynı oyuncu bu davranışıyla oyun kurallarını sürekli ihlal ediyorsa,
2-Sportmenlik dışı davranışta bulunuyorsa (Umut vaat eden atağı önlüyorsa, oyuna karşı saygısının olmadığını gösteriyorsa, rakip oyuncunun dikkatini sözel olarak dağıtıyorsa, yaptığı ihlali kontrolsüz bir şekilde yapıyorsa)
Görüyorsunuz. Bazılarının ifade ettiği gibi “Kalecinin elindeki topu oyuna sokmasına engel olmanın cezası sarı karttır” diye bir ifade kesinlikle kuralda yok. Dolayısıyla Aboubakar’ın sarı kartının mantıklı bir dayanağı da yok.

Hakemler yıpranıyor!

Bu hafta benim gündeme getirdiğim bir konu vardı. Fırat Aydınus bu sezon Fenerbahçe’nin 5. kez bir maçında görev yaptı. Maçların tamamının iç saha maçı olması da farklı bir konuydu. Çeşitli istatistikler yayınlandı. Aydınus Kadıköy’de, birçok Fenerbahçeli futbolcudan daha fazla süre almıştı!
Bir diğer dikkat çekici açıklama da Antalyaspor Başkanı’ndan geldi. “Mete Kalkavan Beşiktaşlı damgası yemiş bir hakem” dedi. Mete Kalkavan’ın yönettiği maçlarda verdiği hatalı kararlardan bu sonuca varmış olduğunu düşündüm.
Hakemin takımı olmaz
Ne Aydınus’un, ne de Kalkavan’ın gönlünde bir takım olduğuna inanmam. Hakemlerin gönlünde olan tek şey başarılı olma, hatasız maç yönetme arzusudur. Fakat MHK’nin yanlış uygulamaları, atama yanlışları hakemleri bu şekilde tartışılır kılmaktadır. Bu sezon tek bir Beşiktaş maçı yönetmemiş Aydınus’u, 5. kez bir Fenerbahçe maçına atarsanız; hakeminizi zor durumda bırakırsınız, kafasını karıştırırsınız ancak bunda hakemin bir suçu yoktur.
Sürekli aynı hakemi aynı takımın maçına vermek ya da sürekli göz önündeki maçları aynı hakemlere yönettirmek, onları yıpratır ve kamuoyu nezdinde kredilerini çabuk tükettirir.

Yük 6 hakemin omuzunda

Mesela Namoğlu döneminde 3 büyük takım maçına ilk defa atanan yeni bir isim olmadı. Namoğlu hiçbir yeni isme bu büyük maçlardan birini verecek cesareti gösteremedi. Hakemlerin yıpranıyor olması umurunda olmadı ve yola hep eski isimlerle devam etti.

İşin daha ilginci; sezon başından beri 3 büyük takım maçına 75 görevlendirme yapılırken; bu görevlendirmelerin 50 tanesinde sadece 6 hakemin ismi var. Ali Palabıyık 11, Cüneyt Çakır 9, Hüseyin Göçek 8, Bülent Yıldırım 8, Fırat Aydınus 7, Mete Kalkavan 7 defa 3 büyük takım maçına atanmış.

Namoğlu rahat ediyor

Böylesine zorlu maçlarda sürekli aynı isimleri gören seyirci, yorumcu, futbolcu, yönetici ve teknik direktörler; bu isimleri, önceki hatalarını da konu ederek tartışıyorlar. Hakemlere “Eyyamcı, tetikçi” gibi sıfatlar yakıştırılıyor. Bu isimlerin tecrübeli olması eleştiri oklarını Namoğlu’nun üzerinden alıyor ve o, fazlasıyla rahat ediyor. Hakemlerin ömrü kısalıp, çok fazla yıpranırken; yarınlar için yeni isimler vitrine koyulmadığı için de, Türk hakemliğinin geleceği dibe doğru gidiyor!

YORUM YAZ