MENÜ

Mutlu ve bilgili futbol ülkesi!..

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Çözümsüz ve faydasız polemiklerde boğulmayı tartışma belleyen futbol ortamımız sahici sorunlar üzerine kafa yormaz. Bu nedenle öğrenme düzeyi düşüktür ve yine bu nedenle ‘kazanma yüzdesi’ de...

Gelin son Beşiktaş-Napoli maçı vesilesiyle futbol hallerimize bir başka pencereden bakalım.

Haber diyor ki; “Caner takımını yalnız bırakmadı.”

Aşil tendonu koptuğu için ameliyat olan Caner Erkin, stadyuma koltuk değnekleriyle geliyor. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Beşiktaş yöneticilerinin de yer aldığı protokol tribününde maçı izleyip ‘sessizce’ stattan ayrılıyor.

Caner’in dinlenmesi lazımdı

Haberi okuyunca Tıbbiye mezunu bir arkadaşla konu üzerine lafladık! Öğrendim ki, bu tür ameliyatlardan sonra nekahet dönemi en az üç hafta sürüyor. Hasta bu süreyi mümkün mertebe ‘dinlenerek’ geçirmeli ki, onarım süresi kısalsın ve hızlansın. Bir başka önemli nokta da bu durumdaki hastanın kalabalık mekanlardan olabildiğince uzak kalması. Çünkü böylesi ortamlarda ‘kaza’ya uğrama ihtimali yatağa göre daha yüksek.

Bu durum sporcunun kendi bedeni üzerindeki sorumluluğunu gösterdiği gibi takımıyla ilgili sorumlulukları konusunda da fevkalade öğretici! Diğer yandan takım sağlık heyeti ve yöneticilerinin sporcuyu ‘nekahet’e ikna edememiş olması da üzerinde durulması gereken bir başka sorumluluk sahası.

Sadece iki isim ‘tanıdık’

Diyeceğim o ki, topun peşinde koşabilmek için öncelikle ‘bilgi’nin peşinde koşmak gerekiyor...

Bir başka dikkat çekici durum da sahaya sürülen Beşiktaş takımının ‘kimlik bilgileri’. Onbir oyuncudan sadece ikisi ‘tanıdık’ isme sahip; Tolgay Arslan ile Gökhan İnler. Ne var ki, ikisi de yurt dışında yetişme! Tıpkı oyuna sonradan dahil olan Cenk Tosun ile Oğuzhan Özyakup gibi.

Acaba ne oldu o çalışma!

Ne mutlu bu ‘futbol ülkesi’ne!...

Futbol bilgisi yok ama varmış gibi yapıyor...

Hakeme ve diğer takıma laf atanlara ‘büyük yönetici’ gözüyle bakıyor..

Oyuna kafa yoran futbol adamı az ancak çokmuş gibi konuşuluyor...

Yetenekli oyuncusu bir elin parmağı kadarsa da ‘Kum gibi var’ deniyor...

Ödenemeyecek kadar borca batmış takımlarına ‘büyük kulüp’ adı veriliyor...

Okuyanı yok lakin ortalık twiter yazarından, twitten geçilmiyor...

Sahi... Ülkenin bir de Futbol Direktörlüğü makamı vardı değil mi? Ve okuyalım diye futbol direktörü raporlar hazırlatıyordu!.. Acaba ne oldu o çalışma?!..

YORUM YAZ