MENÜ

Memleketimden futbol manzaraları!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Ülkemiz futbolunda taraftarların büyük çoğunluğu tuttuğu takım aleyhine sürekli komplolar kurulduğu yanılsamasıyla hayatta tutulur! Gerçi maçlara giden yok ve bu kayıtsızlığa ‘bir tür itiraz’ da diyebiliriz ancak futbolun muktedirleri bu durumdan pek rahatsız görünmüyor. Tersine, bu sayede kaynakları gönüllerince her vurup harman savuruyorlar ve işler aynı tas aynı hamam, sürüp gidiyor! Bakın sadece bu hafta neler gördük ve gördüklerim bana neler düşündürttü...

Terim fotoğrafı çektirdi!

* Son Avrupa Şampiyonası’nda takım içinde neler yaşandığını açıklayamayan Fatih Terim ve ekibi, U17 Milli Takımı İtalya’yı 2-1 mağlup edip çeyrek finale çıkınca çocuklarla ‘aile fotoğrafı’ çektirdi. Düşündüm... Acaba Bakü’deki İslami Dayanışma Oyunları’nda Cezayir ve Umman’a mağlup olan U23 Milli Takımı’ndaki gençlerle de benzeri fotoğraflar çektirilir mi? Yoksa ülkenin tanıdık karakteristiği, “Kârın tamamı benim ama zarar olursa bölüşelim” yine devreye mi girer!

Sportif direktörlük...

* Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’in kardeşi Mehmet Özbek artık Florya’yla ilgilenmeyip ‘aile işleri’ne odaklanacakmış! Ancak Sayın Özbek, A.Ş.’deki görevinden de istifa etmemiş! Düşündüm... Kapıda adı yazan ancak odada sandalye / masa / sümen / kalemi olmayan biri o makamı neden işgal eder? Ve başkan böyle bir ‘yönetici tipi’ni nasıl içine sindirir?

* Sayın Özbek’in ‘Florya’yı boşaltması’nın nedenlerinden biri Cenk Ergün’ün sportif direktörlük belgesini almasıymış! Düşündüm... ‘Belge’ olmadan Ergün ya da muadili biri -diyelim Levent Nazifoğlu- farklı şeyler mi yapıyordu ya da yapacak? O kurslarda konuşmacı olanların hepsi değil ama çoğu -Dikkat, ders verenlerin demiyorum - sorunların bizzat merkezinde değil mi? Emre Belözoğlu’nun hem kursiyer hem konuşmacı olduğu bir yerden alınan ‘sportif direktör belgesi’, “Bu işi başkaları değil sadece bizim seçtiklerimiz yapsın” anlamına da gelmez mi!

Niye Orman savunuyor?

* Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın PFDK’ya sevk edilen Anderson Talisca’yı bizzat savunacağı haberlerini okuduk. Düşündüm... Bu kulübün ‘hukuk, mevzuat bilen’ hukukçuları yok mu? Hatırlanırsa Lyon maçındaki olaylar nedeniyle Orman’ın kulübü bizzat savunmak için “Nyon’a uçtuğu” haberlerini de okumuştuk. Sonuç; Beşiktaş’a UEFA turnuvalarından 2 yıl ertelemeli 1 yıl men cezası!

Bu oyuna yakışmıyor...

* Bu ülkede ‘had bildirme’ geleneksel bir tutumdur. Kendini ‘güçlü’ gören sık sık ‘güçsüz’ gördüklerine had bildirme şenlikleri düzenler! En son Yemen Ekşioğlu, ‘had bildirme’ işine soyundu. Oysa, “Cenk’i zevk için Beşiktaş Meydanı’nda yarım saat döverim” diyerek apaçık özür dilenmesi gereken şeyler yazdı. Düşündüm... “Özür dilediğini” belirten biri sözlerine ‘ancak’ ya da ‘ama’ diye devam ederse o işin bir kıymeti kalır mı? Benzetme yapmanın ya da Ekşioğlu’nun deyimiyle ‘motive etme’nin daha zekici yolları bulunamaz mı? Başkanların herkesin gözü önünde insanları tokatladığı ve bunun için de neredeyse ‘takdirname’ beklediği bir ortamda ‘döverim, ‘asarım’, ‘keserim’, ‘haddini bildiririm’ türü ifadeler oyunun ve haliyle hayatın ruhuyla örtüşür mü?

YORUM YAZ