MENÜ

Ligdeki maça benzemez

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Futboldan ‘oyun’ ile ‘yaşam’ arasındaki bağlar yerine, münakaşa malzemesi çıkarmaya mahir ülkemiz heyecanla bu maçı bekliyor! Sahada muhtemelen Fenerbahçe ligde oynadığı ilk 30 dakikayı, Beşiktaş ise geri kalan 60 dakikayı icra etmeye çalışacak. Lakin bu maçın öncekine göre farkı büyük! Çünkü ikisi de kimin, neyi daha iyi yaptığını ve yapamadığını dört gün önce test etti ve bilgileri hâlâ sıcak! Öncelikle Beşiktaş... Bir önceki maçı soldaki yer değiştirmeler üzerinden kurgulayıp sağ taraftaki Ricardo Quaresma’dan çözdüler. Bunu yaparken de İsmail’in sakatlığı için duran oyunu fırsata çeviren Şenol Güneş, futbolcuları etrafına toplayıp basketbol koçu misali elindeki taktik/yerleşim tablosuna şablonlarını çizdi ve maçın hikayesini yeniden yazdı. Ancak bu maçta büyük ihtimalle Talisca sahada olacak ve Beşiktaş ilk maçtan ayrı düzende oynayacak. Kimine göre bu Beşiktaş’ın handikapı!.. Bana göre ise tersi. Bence Beşiktaş’taki anahtar pozisyon Oğuzhan/Tolgay pozisyonu.

Savunma takımı olamıyor!

O pozisyonu Atiba/Medel ile oynadığında önde kim oynarsa oynasın takım o denli etkili olamıyor. Bkz: Bayern maçı ve geçen maçın ilk 30 dakikası. Alışkanlıklar bozulurken, Beşiktaş kendini yapamadığı bir şeye dönüştürüyor; savunma takımına. Oysa bu takımın savunma gücü en iyi yaptığı işe bağlı; hücum edebilme kudretine! Ve bu alanda rakiplerin çözüm üretmekte zorlandığı oyuncusu çok fazla. O nedenle Şampiyonlar Ligi grup maç şablonları asıl oyundur onlar için...

Hasan Ali avantaj

Bu maçı da, hele de ilkine benzer bir oyun ve sonuçla kaybetmeleri halinde ciddi türbülansa girmeleri kaçınılmaz olan Fenerbahçe’ye gelince.. Öncelikle Hasan Ali’nin varlığı Beşiktaş’ın sağ tarafını kapatmakta önemli avantaj. Ancak bu hücumda avantaj kaybı da demek. Keza Aykut Kocaman’ın Valbuena ile olan sıkıntısı... Kocaman, onun belirsiz oyununun getirisinden çok götürdüklerine takıldığı için tıpkı Quaresma gibi meziyetiyle fark yaratabilecek Valbuena’nın oynayıp oynamayacağı da hem oyun kalitesine hem skora doğrudan etki edecek.

En yakıcı sorun Fernandao!

Ve tabii ki kalede Volkan’ın varlığı! Oynarsa, bu aynı zamanda saha içinde ‘potansiyel tansiyon’ demektir ki, tansiyonu yöneten avantajı da ele alacaktır. Fakat bu maçın en yakıcı sorunu Fernandao oldu. Onca tuhaf örnek ve uygulamaları düşündüğümde ceza benim aklıma yatmadı. Sanırım “Tribün ile sahadakiler arasında maraza çıkmasın” diye düşündüler. Yoksa o hareketlerin ceza almamış örnekleri epey fazla. Bakalım Aykut Kocaman Soldado’lu düzenle mi çıkacak yoksa zorunluluktan denediği tadı damakta kalan 4-6-0’a benzer bir formasyonla mı?

Benim için en iyi örnek...

Beri yandan bu durum Beşiktaşlılar açısından da itiraza konu olmalı. Bir takımı yeneceksen en güçlü haliyle yenmeli ve oyunun ‘soyluluğu’na halel getirmemelisin. Çünkü; ‘Sadece kazanmak değil, saygı ve güç ile oynayıp kazanmak’tır aslolan. O nedenle unutamadığım maç, Kadıköy’deki 3-4 biten maçtır. Fenerbahçe taraftarlarının o maçın sonunda sahada olan biteni nasıl alkışladıklarını yerinde yaşamış biri olarak güçlü rakibi yenmenin unutulmazlığının benim için en iyi örneklerinden biridir.

‘Tasmalı gönderi’ ayıbı...

Ve bitirirken... Bir zamanlar Beşiktaş’ın hocasıyken Rıza Çalımbay üzerinden ‘emek’ ile de alay eden ‘İki ekmek bir süt’ pankart utancı hala hafızalarda. Bu nedenle Aykut Kocaman için dijital ortamda yapılan ‘tasmalı gönderi’ ayıbın özrünü dileyecek kitlesel tutum ‘Şanlı Beşiktaşımız’ı da gerçek yerine ve kimliğine oturtacaktır.

YORUM YAZ