MENÜ

Kemal Dinçer'in maroken koltuğu!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Geçen perşembe Sakarya Üniversitesi’nde futbol sohbeti yaptık öğrenci arkadaşlarla. Üniversitenin Beşiktaşlılarının kurduğu SAÜBJK grubu, panel öncesi ‘kan bağışı’ kampanyası düzenlemiş, bir de Beşiktaş’a olan sevgilerini gösteren sunum hazırlamışlardı.
Yaklaşık 3 saat boyunca ‘endüstriyel futbol’dan girdik, “Ne olacak bu Beşiktaş’ın hali”nden çıktık.
Kendime yine aynı soruları sordum; bu ülkenin çocuklarına ne yapılmış ki, bu kadar öfkeli, bu kadar umutsuzlar?
Ağzını açan, uğradıkları haksızlıklardan başladı konuşmaya. Niye böyle oluyor? Bu çocukların böyle düşünmesinde “bizim de payımız var” diye düşünüyor muyuz?
Ben panelde, bir üniversitelinin temel görevinin ‘akılla örülmüş sorular’ ve o sorulara yanıtlar aramak olduğunu anlatmaya çalıştım dilimin döndüğünce. Fanatizmin saplantılı tutkusunun yarattığı, yanıbaşımızdakini ‘öteki’leştirme arzumuzu dizginlemek, daha iyi insan, daha doğru davranan biri ve daha iyi Beşiktaşlı olmak için -siz Beşiktaş yerine istediğiniz takımın adını koyun- vicdanımızın ve bilincimizin kılavuzluğuna olan ihtiyacımızdan söz etmeye uğraştım.
Çünkü biliyorum ki, bir başka hayat mümkün ve bizi o hayata bu ‘bilinç ve vicdan’ ikilisi taşıyacak.
Ama çocuklar öyle örnek verdiler ki futbolu yönetenlere neden güvenilmemesi gerektiği üzerine, kendimi çaresiz hissettiğim çok an oldu dinlerken.
Alın size, takımları için tribünlere giden bu ülkenin çocuklarının futbolu yönetenlere neden güven(e)mediklerini gösteren bir örnek...
2002-2003 sezonunda Fenerbahçe’nin idari menajeri olan Kemal Dinçer, aynı sezon oynanan bir Galatasaray maçında, Fenerli bir taraftarın sahaya attığı kesici/delici aleti gözlemci raporuna girmesin diye cebine atarken kameralarca ‘suç üstü’ yakalanmıştı.
Aynı Kemal Dinçer şimdi, Türkiye Futbol Federasyonu’nun ‘Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu Başkanlığı’nı yapmaktadır. Ne kadar ironik değil mi? Dinçer, bir zamanlar sakladığı kesici/delici aleti yakalama komitesinin başındadır artık.
Sorarım, Fenerbahçe eski menajerinden başka kimse bulunamaz mıydı o koltuğa oturtulacak?
O kayıtlar arşivdeyken, taraftar siteleri bu durumla dalga geçen yazılarla doluyken, o çocukların ‘adalet’, futbol ve bu ülkenin geleceği üzerine hâlâ umutlu olmalarını beklemek mümkün müdür?
Ne mutlu ki, çocuklar kolay kolay unutmuyorlar. Bu ayrıntıyı da bir maille bana onlar hatırlattı.
Daha iyi bir gelecek umuduyla isyan eden bu çocuklar için şöyle der ya Pinhani, o güzelim şarkıda; “Herkes köşesini kapmış iyi ama ben nası büyük adam olucam / Bir tek seni bana çok gördü dünya / İyiler bu savaşı kaybetmiş, peki ben nası büyük adam olucam / Kötü olmak seni geri getirir mi acaba?” Tıpkı bunun gibi, “Biz nası büyük adam olucaz...”

YORUM YAZ