MENÜ

İnsanın üzerine oturan küfür!

Abone Ol Google News

Ülke iyiden iyiye tuhaflaştı! En üst makamdan dillendirilmiş ‘uluslararası bir iddia’nın tam tersinin hayata geçirilmesi için 2-3 saat yetiyor. Gerçi ilk kez olmuyor... Defalarca yaşadık ama kimse ne şaşırıyor ne de umursuyor!... Ülke hakikaten tuhaflaştı!.. Önemli insanların biraz da hesapsızca kullandığı olumsuzluklar, genç insanların alkışlarıyla karşılanıyor!..

Haberin Devamı

Gülüşmeler ve alkışlar...

Örnek mi? Türkiye Futbol Direktörlüğü gibi kapsayıcı bir makamda oturan Fatih Terim, memleketi Adana’da ‘Çukurova Genç İşadamları Derneği’ üyelerine, ‘Liderlik ve Başarı’ konusunda tecrübelerini aktarırken söylediklerini ‘ruhunu koruyarak’ özetlemeye gayret ediyorum; “İyi ki Adana’da doğmuşuz, burada birçok şey öğrenmişiz. Bunun da çok büyük bölümünü ailemizden, büyüklerimizden, Adana’nın örf ve adetlerinden öğrenmişiz. Zaman zaman Adanalı’lığımız’a verilen bazı şeyler oldu. Ama güzel şeylerin çoğunu vermek lazım. Mesela bir örnek verecek olursam. Benim ağzıma hiç küfür yakışmıyor, ama hak edenin üzerinde çok güzel duruyor!..” Terim konuşmanın tam burasında yüzündeki müstehzi ifadeyle kısa bir ‘es’ verirken, salondakiler televizyon ekranından duyulur biçimde önce gülüşüyor ve sonra tahmin edilebileceği gibi kuvvetlice alkışlıyor!

Haberin Devamı

Karar veren kim!

Ülke hakikaten tuhaflaştı! ‘Liderlik ve başarı’ konulu sunumda konu dönüp dolaşıp küfürün ‘haklılık’ temelinde hem de bir futbol karakteri tarafından meşrulaştırılmasına kadar varıyor. Sonra, “Hepimiz küfüre karşıyız. Artık biraz da futbolun güzelliklerinden söz edelim” türünden içi boş gevelemeler!..

Burada soru şu; küfürü yiyenin o küfürü hak ettiğini, onun üzerine yakıştığını kim belirliyor? Küfürü eden mi?

Hâl böyleyse, örnekleri çoğaltırız ya diyelim ki ‘penaltı’ ya da ‘faulü’ tespit edememiş hakem, futbolcu, teknik direktör ve tribündekilerden küfürü yerse onu hak etmiş, o küfür üzerine oturmuş olur mu? Oturmazsa buna kim, nasıl karar verir? “Akıl ve vicdan” dediğinizi duyar gibiyim... 50 yıllık ömür içinde edindiğim tecrübe Fatih Terim’in söylediklerine şaşırmama konusunda beni eğitti ama genç insanların olumsuzluk içeren bir söylemi anında içselleştiriyor olmalarını bir türlü anlayamıyor ve içime sindiremiyorum...

Ya parayı verenlerin suçu

Bir yerlerde hesap öderken paranın masanın üzerine çıkarılmasının, ‘ayıp’ sayıldığı günler çok gerilerde kaldı. Şimdilerde kredi kartları o ayıbı ortadan kaldırdıysa bile hâlâ para ile ‘rüküş gösteriler’ yapanlar da yok değil. Galatasaray’ın sözleşmeli oyuncuları Engin Baytar ve Yiğit Gökoğlan’ın yaptıkları ve yetmeyip ‘yaydıkları’ ‘çocuksu eğlence’ taraftarların ciddi tepkisini çekmiş görünüyor. Tepki kuşkusuz haklı, ancak ‘bu rüküşlük’ için şunu da atlamamak gerek; takıma girip giremeyeceği belli olmayan oyunculara doğru ‘ölçme/değerlendirme’ yapmadan onca parayı hesapsızca dağıtan yöneticiler ve buna vesile olan hocalar da protestoyu hak etmiyorlar mı? Sahi, kaç maç oynadıklarını kimsenin hatırlamadığı Engin Baytar ile Yiğit Gökoğlan, hangi yönetim ve hoca döneminde Galatasaray’a kazandırılmıştı?

Haberin Devamı

Yegâne kurban; hakem

Dikkatinizi çekti mi bilmem, bir parça iddia sahibi olunca Beşiktaş cephesi de hakemlere karşı iki yıldır tutturduğu o vakur çizgiden uzaklaşmaya başladı. Bu aralar sürekli hakemlerle ilgili sitemli sözler okuyor/duyuyoruz hoca ya da yöneticilerden... Hakemleri anlıyormuş gibi yaparak çaktırmadan gelecek için ufaktan sertleştiren bir dil kuruluyor bugünden... İş ciddiye binince yönetici/hoca/takım yer
değiştiriyor da, kurban her zaman aynı; hakem!

YORUM YAZ