MENÜ

Hiç hoş gelmedi

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Süper Lig’in ilk haftası “Çok özlemiştik” klişesiyle başladı başlamasına da kim neyi özlemişti, anlamadık!.. Passolig etkisiyle bomboş kalan tribünler ilk göze batandı. Yayıncı kuruluş kameraları ısrarla taraftarların kümelendiği bölümleri ekrana getiriyor boş bölümleri es geçiyor, spiker arkadaşlar zorunluluktan ‘futbolun güzellikleri’nden, futbolcuların üstün meziyetlerinden bahsediyordu da ilk hafta oynanan oyun ortalaması yine ‘vasat’tı. Bir bölümü tarla ancak adı Arena olan Mersin Stadı’ndaki zemin kepazeliği de tüm bunlara tüy dikti.
?
Umutsuz olmak için erkense de teknik direktör profillerine bakınca bizleri üç aşağı beş yukarı nelerin beklediğini kestirmek zor değil! Oyuncu yetiştiremeyen, buna rağmen sürekli transfer zorunluluğundan söz eden ve yine de el üstünde tutulan teknik direktörlerin cirit attığı bir ligde daha fazlası beklenebilir mi?

Kabul edelim ki, bu ülkede futbol ‘Üç İstanbullu’ etrafında dönüyor. Genel gidişi onların yaptıkları ya da yapamadıkları belirliyor.

Geçen sezonun şampiyonu Fenerbahçe ilk maçında ‘hatalarıyla’ öne çıktıysa bunu kulüpte yaşanan çalkantılara bağlamak doğru olur. Fenerbahçe de Türkiye gibi, ‘kaotik haller’den besleniyor. En iyi zamanında bile kendine sıkıntı yaratacak bir şeyler buluyor. Bu yıl da takım içinde dört karakter üzerinden sıkıntı yaşayacaklar gibi görünüyor; Emre Belözoğlu, Volkan Demirel ve Emmanuel Emenike ‘ruh halleri’, Diego Ribas ise yerleşimi açısından çok tartışılacak gibi duruyor. Yönetimin agresif politikasına ise şimdilik değinmeyelim!..

Fatih Terim sonrası kendini ikinci kez yenilemeye alan Galatasaray, ‘transfer oburu’ görüntüsüyle taraftarını memnun edebilir. İlk maçta ‘kazaya uğramama’ temelli bir plan yapan Cesare Prandelli, ‘hücumcu’ Alex Telles yerine ‘bek’ Hakan Balta’yı, orta sahaya da fazladan ‘müdafaacı’ Yekta Kurtuluş’u monte ederek istediğini aldı. Buna karşın Bursaspor’un hocası Şenol Güneş’in Trabzon yıllarında Burak ve Selçuk’la defalarca deneyip başarılı olduğu ‘kontra’ düzenine çare bulamayışı hem kadro yapısına hem de “Oyunu sıkıcılıktan kurtarma” kaygısına bağlanmalı. Yoksa Bursa da pekala “Çekil, bekle” oynar, izleyenler de sıkıntıdan patlardı.

Ligin en hazır görüneni Beşiktaş berbat zemin, ağır hava, eksik kadroya rağmen ligin ‘gedikli’lerinden kurulu Mersin İdmanyurdu’nu ‘direnç futbolu’yla zor da olsa geçti. İki kalecinin maçın en iyisi olduğu karşılaşma sonunda Beşiktaş “İyi bir giriş yaptı”, Mersin idmanyurdu ise “Bu takım yapısıyla dikkat!” dedirtti.

Neredeyse baştan ayağa yenilenen Trabzonspor, “Benim zamana ihtiyacım var” futbolu oynarken, denenmiş, sınanmış, sonuç alınamamış Bülent Korkmaz ile yola koyulan Kayseri Erciyes en azından bende, diplerde boğuşur izlenimi bıraktı.

YORUM YAZ